Deniz, Yusuf, Hüseyin'in idamlarının 52. yıldönümünde İstanbul'da Şişli Ayışığı Ekin Sanat Derneği bir anma etkinliği düzenledi.
İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Mayıs'ta Taksim'e yürüme iradesi gösterdikleri için gözaltına alınan 64 kişinin serbest bırakılmasını istedi.
İHD İstanbul Şubesi 632. F Oturması’nda Sincan Yüksek Güvenlikli Zindanında tutulan hasta tutsak Eren Odabaş’ın sağlığının korunabilmesi için tutuksuz yargılanmasını ve İstanbul'da bir hastaneye sevk edilmesini istedi.
Cumartesi Anneleri'nin 997. Hafta eyleminde, 32 yıl önce gözaltında kaybedilen üniversite öğrencileri Soner Gül ve Hüsamettin Yaman için Galatasaray Meydanı'ndaydı.
Mezopotamya Ajansı muhabiri Esra Solin Dal’ın çıplak aramaya maruz kalmasına tepki gösteren kadın gazeteciler, “Gazetecilik değil çıplak arama işkencesi suçtur. Arkadaşımızla dayanışmaya mesleğimizi yapmaya devam edeceğiz" dedi.
IPI ve MLSA’nın da aralarında bulunduğu 27 uluslararası basın kuruluşu, Kürt gazetecilere yönelik baskı ve tutuklamalara karşı Türkiye yetkililerine çağrı yaptı.
1 Mayıs’ta Birleşik Devrim Saflarına, 1 Mayıs Alanlarına! HBDH Yürütme Komitesi, 1 Mayıs dolayısıyla bir açıklama yaptı. “1 Mayıs’ta Birleşik Devrim Saflarına, 1 Mayıs Alanlarına!” diyen Yürütme Komitesi’nin açıklaması şöyle:
Almanya'nın Stuttgart şehrinde her yıl düzenlenen 1 Mayıs İşçi Bayramı eylemine, bu yıl Alman Sendikalar Konfederasyonu’nun, yürüyüşü iptal etme kararı damgasını vurdu.
İsviçre’nin Basel Kantonu’nda, TKEP/Leninist’in de içerisinde yer aldığı Anti Kapitalist Blok, bu sene 1 Mayıs çalışmalarına aylar öncesinden başladı.
Adana'da 1 Mayıs yürüyüşü ve mitingi büyük bir coşkuyla gerçekleşti. Kasım Gülek Köprüsü’nde toplanan örgütler, partiler ve sendikalar kortejlerini oluşturdu. Mücadele Birliği de "Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi İktidar Her Şey Emeğin Olacak"...
Antakya’da 1 Mayıs büyük bir coşkuyla kutlandı. Emeğin Gücü Derneği, uzun süredir çalışma yaptığı Serinyol’da bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşün ardından Antakya’ya giden Emeğin Gücü, Uğur Mumcu Alanında kitle ile birlikte toplandı.
İzmir’de 1 Mayıs birçok meslek örgütü ve devrimci kurumun katılımıyla coşkuyla kutlandı.
1 Mayıs dünyanın emekçileri ve özgür insanları için insanlık düşmanlarına karşı bir mücadele günü olsun
TED Aliağa Koleji'nde hakkını aradığı için işten çıkarılan öğretmene destek vermek için okula giden Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, eğitim sendikalarının temsilcileri okulda muhatap bulamadı.
SES Bakırköy Şubesi yöneticilerine saldırıda bulunan ve sendikal faaliyetini engelleyen Esenyurt Necmi Kadıoğlu Devlet Hastanesi başhekimini hastane önünde protesto edilerek "Örgütlenme özgürlüğümüz, sendikal faaliyetimiz engellenemez"...
Türkiye ve Kürdistan bir devrime gidiyor. Birleşik bir devrim, bütün olaylar, tüm bir kapitalist gelişme ve sınıflar savaşı tarafından artık adım adım değil, koşar adım hazırlanıyor. Olayların hızı, kapsamı, derinliği ve etki gücü, dinci faşist iktidarı, onun başını ve faşist devleti de sersemletmiş durumda. Değil geleceği, değil yarını, bir saat sonrasını dahi görecek halleri kalmadı.
En sonda söylenmesi gerekeni en başta söylemek ve genel biçimde ifade etmek gerekirse, Türkiye, kesin bir hesaplaşmaya doğru hızla gidiyor. Daha somut, daha anlaşılır ve başka anlamlara çekilemeyecek şekilde söylemek istersek, Türkiye, devrim ile karşı-devrim güçleri arasında son çarpışmaya doğru, gittikçe hızlanan bir tempoyla yol alıyor. Bu çarpışma, birleşik devrim ile burjuva karşı-devrim arasındaki sonal çarpışmadır. Türkiye bir devrime doğru hızla yol alıyor.
Pazarlıklar döndü, hesaplar yapıldı ve ona göre pozisyonlar alındı. Dinci faşizmin “erken öten horozu” İçişleri Bakanı Soylu'ya destek açıklaması yaparak bu pozisyonun ne olduğunu ilan etti. Ardından AKP sözcüsü resmi görüşü açıkladı:
Artık işin cılkı çıktı. Faşizmin kadro ve kitle yapısı lümpendir. Düzeysizdir. Erkek egemendir. Her tür suça bulaşmış ve bulanmıştır. Ama böylesine bir seviyesizliğin burjuva siyaset dünyasının en tepesine tırmanması, en azından bu ülke açısından, pek görülmüş şey değil.
Haftalardır tüm toplum dizi film izler gibi suç şebekesinin “itirafçısını” izliyor. Daha düne kadar devrim saflarına birlikte tehditler savuran bu korkunç suç şebekesi, “bağırsak ortaklığı” bozulduktan sonra birbirine girdi. Keskin bir cüruf kokusu ortalığı kapladı. Herkesin bildiği sırlar bir kez daha ifşa olmaya başladı.
Covid 19 aşılarının patentlerinin askıya alınmasına dair tartışmalar devam ediyor. Sağlık alanında yürütülen patent tartışmaları ise yeni değil. Geçmişi var. İnsanlığın genelini etkileyen her sağlık krizinde yeniden alevleniyor. Ardından da sönümleniyor. Çünkü köklü bir çözüme bağlanamıyor.
İşçilerin vatanı yoktur. Doğuştan enternasyonal bir sınıftır işçi sınıfı. Tüm yeryüzü onun kavga alanı, bütün ezilen halklar yoldaşıdır.
Tek bir eylem yeter bazen yüzlerdeki maskeyi düşürmeye. Tüm ikiyüzlü yalanlar bir anda çıkar ortaya. Tıpkı Filistin halkına destek için Taksim’de devrimci gençlerin birleşik eyleminin dinci faşizmin “mazlum Filistin halkını desteklemesi” yalanını ifşa etmesinde olduğu gibi.