Buzu Kırana Yolu Açana Selam Olsun!

Katliamın 30. yılına gelindiğinde, 70’li yıllar gibi, “1 Mayıs Platformu” oluşturarak “1 Mayıs’ı hak ettiği anlam ve önemle kutlamakta kararlı kararlıyız.

30 yıl önce, 1 Mayıs 1977’de bu meydanda, bir bayram sevinci yaşarken yaşamlarını yitiren 36 yurttaşımıza, yakınlarına ve işçi sınıfına, demokrasi adına toplum olarak ve vicdanen borçluyuz” diyerek herkes 1 Mayıs’ta Taksim’de yapılacak olan 1 Mayıs kutlamalarına davet edildi. Aralarında Mücadele Birliği’nin de olduğu 52 sendika ve devrimci örgütün oluşturduğu Platform, her tür yasağa rağmen yüzünü Taksim’e çevirdi. Bu, yıllardır Taksim’i, 1 Mayıs Alanı’nın Taksim Meydanı olduğunu unutturmamış olan Leninistlerin yıllar süren devrimci politikalarının, Taksim politikalarının sonucuydu.

1 Mayıs günü polis bariyerleriyle çepeçevre kuşatılmış olan Taksim’e, dört bir koldan yürüyüşler başladı. Binlerce kişi başta İstiklal Caddesi olmak üzere, Dolmabahçe, Talimhane, Harbiye, Tarlabaşı, Kazancı Yokuşu’ndan yürüyerek, çatışa çatışa Taksim Meydanı’na ulaştı.

Gün boyu 100'den fazla kişi yaralandı, 700'den fazla kişi gözaltına alındı, bir kişi hayatını kaybetti...

2008 1 Mayıs’ına gelindiğinde, artık hedef hiç tartışmaya gerek duymaksızın Taksim Meydanı idi. Ancak sendikalar, bir yıl önce yaşanan şiddetli çatışmaların ardından “sorumluluk alamayacakları” için katılmayacaklarını açıklasa da, bu işçilerin sendikasız olarak Taksim’e yönelmesine engel olamadı. Taksim yönüne giden araç trafiği durdurulsa da, Beşiktaş’tan Karaköy’e, Dolapdere’den Şişli Osmanbey’e, her sokaktan, her caddeden Taksim Meydanı’na ulaşmak için göğüs göğüse çarpışıldı. 1500’den fazla kişi gözaltına alınırken, 40 kişi de yaralanarak hastaneye kaldırıldı.

2009 1 Mayısı’nda bu dalgayı durduramayacağını anlayan devlet, birkaç yüz kişi ile Taksim’de “makul sınırlarda” 1 Mayıs kutlamasına izin verdi. DİSK öncülüğündeki sendikalar Taksim’de 1 Mayıs Marşı çalarak, saygı duruşu ile kutlamalar yaparken, Başta Şişli Osmanbey olmak üzere yine Taksim’e ulaşan caddelerde dişe diş polisle çatışmalar vardı. Pankartlar, kuşlar, bayraklar ve sloganlarla polisin saldırılarına cevap vererek Taksim hedefine ilerlenmeye çalışıldı. Sadece İstanbul’da değil, ülke çapında gaz bombası stokları tükenme noktasına gelmişti. Yine Leninistler, her engeli aşarak Taksim Anıtı’nda pankartlarını açmayı başarmışlardı. Gün boyu yüzden fazla kişi gözaltına alınmıştı.

2010’a geldiğimizde, 32 yıl sonra Taksim Meydanı ilk kez “eyleme” açıldı. 3 ana koldan Taksim Meydanı’na yüründü. “Bayram” havasında geçen bir 1 Mayıs oldu ve sadece İstanbul’dan değil, tüm ülkeden gelen işçi ve emekçilerle Taksim, bir milyonu aşkın kişiye ev sahipliği yaptı. Bu, 76 ve 77 1 Mayıslarını gölgede bırakan bir eylem oldu. 78’den sonra, bir kez bile 1 Mayıs’ta Taksim politikasından geri adım atmayan leninistler, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi İktidar Her Şey Emeğin Olacak” pankartı ile kortejlerde ve Taksim Meydanı’nda yerini aldı. Deniz’in devasa silüeti, Taksim Meydanı’na girişte binaların üzerinden Taksim’e girenleri selamladı.

2011 1 Mayısı Taksim’de yine milyonların pankartları, flamaları, kortejleri ile işçi sınıfının devasa gövde gösterisine tanık oldu. Türkiye ve Kürdistan’daki eylemdeki işçiler başta olmak üzere, yurtdışından da çok sayıda insanın akın ettiği, tarihi bir 1 Mayıs yaşandı. 2012’de Taksim’de yaşanan 1 Mayıs da önceki 2 yıl olduğu gibi, bir milyonu aşkın insanın akın ettiği bir 1 Mayıs oldu. 1 Mayıs denince akla gelen meydan Taksim idi. Denizlerin idamının 40. yılına denk gelen bu 1 Mayıs’ta Emeğe Ezgi’nin çıkardığı Adım Deniz albümüne ismini veren marş da 1 Mayıs kürsüsünden çalınmış, “Adım Deniz”, “Adım Yusuf”, “Adım Hüseyin” dövizleri taşıyan gençler, Taksim’in her yanına dağılmışlardı.

İşçi sınıfının ve devrimin gücü, burjuvaziyi sarsıyordu. Buna daha fazla izin veremeyeceğini anlayan burjuvazi, 2013’te Taksim Meydanı’nı bir kez daha işçi ve emekçilere, 1 Mayıslara yasakladı. 1 Mayıs’a yaklaşırken Taksim Meydanı’nda tadilata giren valilik, “can güvenliği” nedeni ile Taksim’de kutlamalara izin verilmeyeceğini, gidenlerin “durdurulacağını” duyurdu.

Bu yasaklamalar 1 Mayıslarda yönünü Taksim’e çeviren kitleleri “durdura”mayacaktı. 1 Mayıs günü geldiğinde İstanbul’a çevre illerden 4 uçakla polis taşınmış, 30 bin polisin görev(!) yapacağı açıklanmıştı. Taksim'e ulaşımı engellemek için Galata Köprüsü kaldırıldı, Unkapanı Köprüsü söküldü. Yine Beşiktaş’tan Şişli’ye Taksim’e çıkan yollar polisle yaşanan çatışmalara sahne oldu. Beşiktaş'tan Taksim'e gelmek isteyenlere polis yaklaşık 7 saat boyunca tazyikli su ve biber gazı ile saldırdı. Şişli'de geceden itibaren DİSK’in önünde toplanan gruplar, sabah erken saatlerde kortejlerini oluşturarak pankartları ve sloganları ile Taksim’e yürüyüşe geçse de, Taksim’e uzanan Halaskargazi Caddesi boydan boya tomalar, gaz bombaları ile polisin saldırılarına rağmen inatla Taksim’e ilerlenmeye çalışmasına sahne oldu. Diğer taraftan, valilikten “1 Mayıs Mitingi” izni alan bir grup, Kadıköy’de bir miting düzenledi. 1 Mayıs günü girilemeyen Taksim Meydanı’na tam 30 gün sonra, 31 Mayıs günü Gezi Ayaklanması’nın başladığı gün girilebildi.

2014’te ise devlet de, emek güçleri de kararlıydı. Taksim Meydanı, iki sınıf için de tam bir irade savaşına dönüştü. Bu defa iki taraf da daha da hazırlıklı idi. Devlet İstanbul’a daha fazla polis yığarken, gaz stoklarını da yeniledi, tehditlerini daha da artırdı. İşçi sınıfı ve devrimciler de gaz maskelerini, yağmurluklarını, el yapımı kalkanlarını da hazırlayarak pankartları ile kortejlerini oluşturarak yine başta Şişli ve Beşiktaş olmak üzere bir çok koldan Taksim’e yürüyüşe geçti ve tüm caddeler çatışma alanına dönüştü.

2015’te Taksim yine “yasak” idi. Bu defa işçi sınıfı tek koldan, Beşiktaş’tan Taksim’e doğru yürüyüşe geçti. Polis sarı basın kartı olmayan tüm basın emekçilerine müdahale ederken, çok sayıda kişi de yaralanarak hastaneye kaldırıldı, gözaltıların sayısı 100’ü aştı. Günün ilerleyen saatlerinde leninistler Taksim Meydanı’nda pankart açarken, Emeğe Ezgi de, Vefa Serdar ile birlikte polisin tüm engellemelerine rağmen, Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs Marşını söyledi.

2016’dan itibaren sendikalar, 1 Mayıs için İstanbul’un farklı meydanlarına başvurmaya başladı. Taksim’den bir kez daha yüz çevrilmesi, izin alınarak yapılan bu 1 Mayıs Mitinglerinde de, Taksim’de yakalanan kitleselliği, coşkuyu yakalanamamasına neden oldu. Yine de her 1 Mayıs öncesi bir araya gelen devrimci güçler, Taksim’e ortaklaşa çıkmanın yollarını aradılar, birliktelik yakalanamasa da, 1 Mayıslarda Taksim Meydanı gün boyu irili ufaklı eylemlere sahne oldu. Taksim yasaklansa da, Meydan’a çıkan tüm yollar trafiğe kapatılsa, metrolar çalışmasa da, her tür polis saldırısına, gözaltılara rağmen Taksim devrimcilerin hedefi oldu.

2016’da sendikaların Bakırköy Meydanı’na gitmelerinin ardından kimi siyasi örgütler kitlesel olarak buralara katılsalar da, militan kesimleri Taksim Meydanı’na yöneldi. Leninistler, yine 1 Mayıslarda Taksim’den başka hiçbir alan göstermeden, sadece Taksim Meydanı’nda 1 Mayıslarda pankartlarını açarak şiarlarını haykırdılar.

2017’de sendikalar yine Bakırköy Meydanı’na çağrı yaparken, çepeçevre polisle ve bariyerle çevrilen Taksim Meydanı’nda leninistler pankart açmış, 1 Mayıs sloganlarını haykırıyorlardı bile. İlerleyen saatlerde çok sayıda devrimci yapı da Zincirlikuyu’dan pankartlarını açarak Taksim’e yürüdüler. Taksim’e çıkan tüm yollar, bir kez daha sınıf savaşının 2 karşıt gücünün çatışma alanına döndü.

2018’e geldiğimizde, kimi sendikalar 1 Mayıs’ın adresini Taksim olarak gösterdiler. Saraçhane’de toplanan muhalif sendikalar, Taksim’e yürüyüşe geçse de, Saraçhane parkından çıkamayarak 1 Mayıs’ı burada kutladılar. Zincirlikuyu’dan yürüyüşe geçen devrimciler sayesinde Şişli çatışma alanına dönerken, Leninistler de Talimhane’de pankartlarını açarak polis bariyerleri ardındaki Meydan’a sloganlarını haykırarak yürüdü.

2019’da da 2 ayrı 1 Mayıs yaşandı yine. Bakırköy’de kürsülerden rahat rahat kitlelere seslenenlerle, Taksim’e çıkan tüm yollarda 1 Mayıs Alanı’na ulaşmak için dişe diş dövüşenlerin 1 Mayıs’ı...

2020’de de Taksim’e çok sayıda devrimci yapı pankartlarıyla ardı ardına çıkıp eylem yaparken, 2021’de yeni kurulmuş olan Birleşik Mücadele Güçleri (BMG) ve Birleşik Gençlik Meclisleri (BGM) 2021 ve 2022 1 Mayıslarında Taksim’e birlikte yürüdüler.

Ve yaşadığımız son 1 Mayıs olan 2023’te, yine benzer manzaralar yaşandı. Son 2 yıldır dolgu Maltepe Alanı’na giden sendikalar ve çeşitli siyasi örgütler, her geçen yıl cansızlaşan 1 Mayıs kutlamaları karşısında hoşnutsuzluklarını yüksek sesle dile getirirken, Taksim Meydanı’na çıkan grupların sayısı giderek arttı. Sabahın ilk saatlerinden itibaren her tür güvenlik önlemine rağmen pankartları ve sloganları ile ardı ardına Taksim Meydanı’na çıkan devrimci örgütler, sendikalar, gün boyu 1 Mayıs sloganları ile meydanı inlettiler.

2024 1 Mayıs’ına geliyoruz. Bu sene sendikalar 1 Mayıs gündemini doğrudan “1 Mayıs’ta Taksim’deyiz” diyerek açtı. Ve biz, Leninistler olarak biliyoruz ki, 1 Mayıs Alanı olarak Taksim unutulmamışsa, Her yıl 1 Mayıs’ta nezaketen dahi olsa gündeme geliyorsa, bunda en büyük pay biz Leninistlere ait.

Buzu Kırana, Yolu Açana Selam Olsun!