Türk burjuvazisi ve dinci faşist iktidar tüm gücüyle “gelmekte olana” hazırlanıyor. Gizlisi saklısı da yok bunun. Tam güç, dolu dizgin!..

Mahkemeler, soruşturmalar, haddi hesabı olmayan davalar... Yetmeyince kendi yasalarını, kendi anayasasını ayaklar altına almalar... Tam bir şuursuz saldırganlık hali. Önünü ardını hesaplamak yok artık. Hep hücum, hep baskı! Dinci faşizmin her duruma verdiği yanıt, budur.

Tüm bu baskı, bu saldırganlık yetmiyor. Güvende hissedemiyorlar. NATO’nun, anlı şanlı emperyalist ülkelerin destekleri de yetmiyor. Korkuyorlar. Çeteler kuruyorlar. Dinci çeteleri eğitiyorlar. Suikast, sabotaj, gayrı nizami harp teknikleri, iç savaş eğitimi, meskun mahal muharebeleri eğitimi gırla gidiyor.

Dedik ya, “gelmekte olana” hazırlanıyorlar dört koldan.

Evet devrim güçlerinin halihazırda böyle orduları, geniş hazır örgütleri yok. Ama on milyonlarca emekçinin patlamaya hazır birikmiş öfkesi var. Daha düne kadar iktidara oy veren milyonların muazzam hayal kırıklığıyla birleşmiş çıkış arayışı var. Gittikçe yayılan çeşitli işçi eylemleri, gençlik eylemleri, kadın isyanları var. Kürt halkının artık hiçbir baskıya boyun eğmeyip sokağa çıkışı var. Bu faşist diktatörlük tarafından hoyratça bastırılan, engellenen özlemler, arzular, talepler var. Tek kelimeyle istim toplayan ayaklanma, güçlenen devrim var. Dinci faşizmin hazırlanmakta olduğu şey de tam olarak budur.

Ayaklanma ve devrim güncel pratik bir sorundur. Doğal olarak ayaklanma ve devrimin mücadele organlarını pratik olarak yaratmak acil bir sorun haline gelmiştir. Diğer yandan geniş emekçi yığınların özlemlerine cevap verecek, dertlerine derman olacak bir programı emekçi yığınlara sunmak da bir o kadar önemli, bir o kadar yakıcıdır. Güncel şartlar altında, sanıldığının aksine, her iki görev de son derece pratik görevlerdir.

Ayaklanma ve devrimin mücadele organları nelerdir? İşçi sınıfının kendi tarihsel pratiği, 150 yıldır bunun çok çeşitli örneklerini yarattı. En nihayetinde aynı öze sahip komün, sovyet, konsey, şura, komite... türü örgütlerdir. Bu kitle örgütlerinin yanı sıra en başta milis örgütlenmesi olmak üzere, ayaklanma ve devrimin zor araçlarının da ele alınması gerekiyor.

İşçiler ve tüm emekçi kesimler arasında yoğun devrimci pratik; gençlik içinde yoğun devrimci pratik; kadınlar arasında yoğun devrimci pratik... Ve zor araçlarının örgütlenmesi, geniş bir “halk istihbarat ağının” oluşturulması... Ufukta beliren ayaklanmalara pratik hazırlıkların bir kısmı, bunlardır.

Bu faaliyetlerin yanı sıra, devrimin tüm toplumsal güçlerine hitap edecek istemlerin, hedeflerin ve vaatlerin açık bir şekilde ileri sürülmesi gerekiyor. Bu nokta çok önemli. Koşulların bir patlamaya, bir ayaklanmaya, birikmiş öfkenin sokaklara akmasına doğru geliştiğini kabul ediyorsak, emekçi sınıfların önüne buna uygun hedefler koymak zorundayız.

“Faşizmi yıkacağız” demek, sadece hükümetin değişmesi demek değil. Faşizmi yıkmak demek, bu faşist devleti yıkmak demek. Ordu ve polisin, bekçi ve korucuların, bürokratik yapının, mahkemelerin, zindanların... yıkılması, lağvedilmesi demek. Bunların yerine halkın doğrudan silahlanması demek olan milis güçlerinin geçirilmesi demek. Bunu yüksek sesle dile getirmekten bir an olsun geri durmayacağız!

Biz bu sloganla işçi ve emekçilere, Kürt halkına, gençliğe, iktidarı ele geçirme, devrimci bir iktidar kurma, devrimci bir hükümet kurma hedefini gösteriyoruz. Bu ilk ve en temel hedef. Sonrası, bu araca dayanarak emekçi yığınlara neleri kazanabileceklerinin anlatılmasıdır. Tek sözle devrimci hükümetin programıdır.

Kürt halkının özgürlüğü, tutsakların özgürlüğü, kadın cinsi üzerindeki baskıların son bulması, emperyalist tekellerin ve NATO'nun kovulması, yoksulların banka-kredi borçlarının silinmesi, işsizliğin ve yoksulluğun bitirilmesi, parasız sağlık ve ulaşım, parasız-bilimsel ve anadilde eğitim ve daha pek çok şey...

Ayaklanmanın toplumsal tabanı arasında bunların propagandasını yapmamız gerekiyor. Faşizme karşı en geniş birliği ancak bu şekilde ve tabanda, emekçi yığınlar arasında sağlayabiliriz. Yeter ki kendimize ve emekçi kitlelere güvenelim. Devrimci enerji işte bu kitlelerde var.