< < İnsanlık, Salgın ve Yaşlılar

Corona virüsün dünyayı kasıp kavurması, hemen her ülkede farklı tedbirler alınmasına yol açtı. Virüsün genelde ileri yaşlarda yetişkini olumsuz etkiliyor oluşu da, apayrı tepki ve tedbirlere yol açtı.

Vücut bağışıklığının zayıflığından kaynaklı öncelikli ve ağırlıklı olarak “yaşlı” nüfusu etkiliyor virüs. Bu da her toplumda, her ülkede farklı tepkilere yol açıyor.

Emperyalist ve kapitalist ülkeler bu salgını ilk olarak “nüfus sağaltımı” olarak gördüler. Öyle ya, kamu kaynaklarını “tüketen” yaşlı ve bakıma muhtaçlar, kronik hastalar ve bünyesi zayıf olanlar elenecek, sağlıklı ve genç, “çalışabilir” nüfus kalacaktı geriye… Evet, Hitler ölmedi, emperyalist kapitalist sistemin her bir zerresinde yaşıyor.

İngiltere ve Almanya’nın açıklamalarında gördük ilk bunu. Ve Amerika’da… Teksas Vali Yardımcısı hiç lafı dolandırmadan, sakınmadan konuşarak, muktedirlerin dilinin altındaki baklayı çıkardı. Vali Yardımcısı Dan Patrick, salgın önlemleri kapsamında insanların evde kalıp işe gitmemesini eleştirdi ve ülke ekonomisinin normale dönmesi için “yaşlıların kendini feda edebileceğini” söyledi.

Birkaç yaz önce, Fransa’da sıcak hava etkisiyle yüzlerce yaşlı ardı ardına ölünce, bunun “yaşlılardan kurtulma” planı olup olmadığı konuşulmaya başlanmıştı. Şimdi yaşananlar ise sözcüklere dökülse de, dökülmese de durumun bu olduğunu gösteriyor.

İtalya’nın kuzeyinde görev yapan bir doktor, kendilerine “60 yaş üstü hastaları solunum cihazına bağlamayın” diye talimat geldiğini söylüyor. Gerekçe ise hastanelerinde solunum cihazlarının yetersiz oluşu…

Ancak en kötü haber İspanya’dan geliyor. Covid-19 virüsünün İtalya’dan daha hızlı ilerlediği ve yayıldığı İspanya’da, başta başkent Madrid olmak üzere pek çok şehirde onlarca yaşlı İspanyolun cesedi bulundu… Yaşlıların bir kısmının CoV enfeksiyonundan, bir kısmının ise açlıktan öldüğü saptanıyor…

Emeklilerin yaşadığı konutlar ve bakımevlerinde yaşanan olay, ordu birlikleri konutları dezenfekte etmek için geldiğinde ortaya çıktı. Onlarca yaşlının cansız bedenleri çıkarılırken, kimi cesetlerin tanınmaz halde olduğu ve pek çok yaşlının da bu cesetlerle aynı binada yaşamını sürdürdüğü ortaya çıktı.

Yaşanan bu “katliam”ın -evet, durumu açıklayacak sözcük bu- sağlıksız ve kötü barınma koşullarından mı yoksa kriminal bir vakadan mı kaynaklandığı araştırmalar sonucu ortaya çıkacak.

Gelelim ülkemize… Ülkemizde salgının yayılmasını önlemek için “evde kal” çağrısı yapıldı. Kamu kuruluşu ve pek çok kurumsal şirket beyaz yakalılara evden çalışma getirirken, öğrencilere de uzaktan eğitim veriliyor. Restoran-cafe-barların kapanmasının ardından yüzbinlerce kişi işten atılır ya da ücretsiz izne çıkarılırken, mavi yakalılar sağlıksız koşullarda yaşamayı sürdürüyor, sağlıksız servis ve toplu taşımalarla ulaşım sağlamaya devam ediyorlar.

Yaşlılar konusunda da “önlem” almayı ihmal etmedik. 65 yaş üstüne “sokağa çıkma yasağı” getiren hükümet, bunun getireceği sonuçları da yine göz ardı etti. Evlerde oturmaktan sıkılan ve yıllar boyunca kendilerine sürekli çıkın dolaşın temiz hava alın denilerek telkinler edilen yaşlılar, evde kalmakta zorlandılar. Bununla beraber yalnız yaşayan yaşlılar da, hastane-ilaç-yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayamama durumuyla baş başa kaldılar. Her ne kadar yerel yönetimler ve iktidar “yaşlılarımızın her hizmetini biz karşılayacağız” dese de, bu havada kalan bir söylem oldu. Yardım hattını arayan yaşlılar “şu an yoğunluğumuz var” cevabı alınca bakkala-markete kendileri çıkmak zorunda kaldılar.

Evet, bu önlem onların sağlığı için, onları enfeksiyonlardan korumak için alınmıştı. Ancak bir anda öyle bir ortam oluştu ki, sanki yaşlılar bu virüsün taşıyıcısı, ana kaynağı gibi görülmeye başladı. TV’lerde, sosyal medyada yaşlılarımızın yaşadıkları saldırıları, insanlık dışı muameleleri görmeye başladık birden…

Biz ne zaman bu kadar kötü olduk?

Evet, kendimize benzemeyenleri dışlamak, hayvanlara, farklı ırk, din ve cinsiyete karşı hoşgörüsüzlüğümüz ve tepkilerimiz yeterince insanlığımızdan utandırıyordu zaten; şimdi buna bir de yaşlılara saldırmayı ve eziyet etmeyi de ekledik…

Toplumca saygı göstermek, el öpmek, ellerinden eşyaları alıp taşımak, karşıdan karşıya geçirmek vb gibi yollarla yardım etmeye kodlandığımız yaşlılara bu insanlık dışı muameleyi reva görmeye ne zaman başladık? Ne zaman insanlığımızdan sıyrıldık bu kadar?

Toplu taşıma araçlarının taşımayı reddettiği, gittikleri yerde itilip kakılan, hatta Quasimodo gibi neredeyse taşlanacak insanlar, yaşlılar bizim toplumsal hafızamız, toplumsal değerlerimiz. Ve bu gün görünen o ki, insanlığımıza dair geride ne kaldığının da göstergesi…

Sibel Deniz