Şu burjuvalar bir alem; hiç bir şeyi derinden incelemeye zamanları olmadığı için, her şeyi endekslere dökerler. “Korku Endeksi” de varmış, yeni öğrendik. Şubat’ta, ekonomik gidişata dair korkulu beklentiler tarihi zirve yapmış. Korkmakta ne denli isabetli olduklarını, dünya proletaryası onlara kanıtlayacaktır.

Oysa, belki de dünyanın en umut ve kibir dolu, olmadık risklere azgın bir hevesle girişebilen, tuhaf bir yaratıktır şu burjuvalar. İngiliz yardım kuruluşu OXFAM'a göre, servetin belli ellerde toplanması öylesine başdöndürücü bir ivme kazandı ki, sadece son bir yılda, her iki günde bir tane dolar milyarderi peydahlandı. Bu yılın başında, bin özel jetle Davos'a toplandılar, kibir ve azametle oturdular sofralara. Orada, önlerine Dünya Ekonomi Forumu'nun raporu sürüldü. Başlıkta şu yazıyordu: “Kapitalizm toplumsal desteğini yitiriyor!”

Varsa hala içlerinde hoşnutlukla dolu olan, bu raporla iştahını kaybetmiştir. Ama hemen cep telefonundan, servet artışını an be an gösteren sayacın fırıldak gibi döndüğünü görünce, biraz rahatlamıştır. Derken, Davos kurucusu Prof. Schevob çıktı kürsüye: “Hanımlar, beyler, küresel sistemlerin çöküş riskini ciddiye almalıyız?”. Keşke o kadar karidesi mideye indirmeden önce dinleseydi yaşlı profesörü, yeni peydah milyarder. Sancıyı atlatınca, “ihtiyar, besbelli bunuyor artık” deyip, bin jetlik konvoya katılarak, herhalde NewYork'daki gökdelen katına dönmüştür. Forumlarda şişen kafasını ve midesini dindirmek için, açar televizyonu. İşte, hepsinin öykündüğü adam, şöhretli spekülatör Jim Rogers göründü ekranda: “75 yılın en büyük krizi yaşanacak”. Uçakta yediği havyarlara yazık olacak şimdi, ama bu ihtiyar kurt da manipülasyon peşindedir mutlaka. Şov yapıyor resmen. Kapat televizyonu, gazeteler bu konularda daha ciddidir: İşte Financial Times: “Piyasalarda sakin dönem bitti!”. Öff! Bonobo maymununun kakasından süzülmüş kahvenin etrafa saçılan lekelerini temizle işin yoksa. Kahveye bulaşmış Wall Street Journal'in manşeti ilişir gözüne: “Finansal balonlar oluşmaya başladı, dört yüz yıllık sistem çuvalladı”. Sancı mideden yukarı, kalbe doğru yükselir; fırlatır gazeteleri yeni peydah milyarder: Yanlış bir zamanda dünyaya geldiği için lanetler yağdırır. O bağırdıkça, korku endeksi tavanları deler.

Emperyalist mali-sermayenin tepelerinde Şopen'in ölüm marşı yankılanırken, bu sırada Ankara, Dombra ve Mehter marşıyla gazladığı kamyonu, son hız duvara doğru sürüyor. Dinci-faşizm, zayıf halkasının ekonomi olduğunu biliyor, ama felaketi haber veren alarm zillerini, 'ver mehteri' ahmaklığıyla bastırmaya çabalamak, tam da ona yakışır bir davranış.

Ekonomik kırılganlığa işaret eden 21 kriterin sekizinde Türkiye'nin açık ara lider görünmesi, gaz bombalarının sisi altında bırakılabilir mesela. Rekorlar kıran cari açık Merkez Bankası'nın rezervlerini eritmeye başlamış, ne gam! Kanal İstanbul'dan çıkartılan hafriyatla kapatılır o açık, her neredeyse... Borçlarını ödemeyen en tepedeki 22 tekel, borsada hisse satıp makyaj tazeliyormuş, en büyüklerden Ülker, on bankayla borç moratoryumunu konuşuyormuş. Öyleyse, söyleyin alacaklılara, yakında milli uçak gemilerinin seri üretimine başlanacak, Çad, Mali, Moğolistan’dan siparişler var. Peşin parayı duyunca nasıl da gülerler köftehorlar!! Efendim, inşaatçılar Yap-Sat'tan, Yap-Sabret'e geçiş yapmışlar, eskiden elde kalan konut %10, şimdilerde %40-50'yi buluyormuş. E, bundan iyisi Şam'da kayısı, JÖH-PÖH, o boşta kalan evlerde meskün mahal çatışması için bol bol tatbikat yaparlar. Nehir gibi AVM'lere doluşan büyük perakendeciler, “Nefes alamıyoruz;” diye feryat figan... Merak etmesinler, reis onları Efrin'e götürür, tebdili mekanda ferahlık vardır çocuğum... Bankalar artık dışarıdan kredi bulamıyor, deli gibi borç tahvillerine yükleniyorlar, KOBİ'ler de bankalar krediyi kesti diye feryat ediyormuş. Toplayın KOBİ'leri saraya; “3. Havalimanı var ya, hepsi kıskançlıktan çatlıyor, o yüzden oluyor bunlar” nutku çekelim... Başka bir şey yoksa sayın danışman, yardımcı ol patronuna, şu altınları bavullara tıkıştırsın, yine uzun bir Afrika turuna çıkılacak... Boşuna değil, sadece bir yılda altın ithalatı 3,5 kat arttı. Neyse ki kimse sorup soruşturmuyor, ithal edilen onca altın, kuyumcu vitrinlerde değil de, hangi bavulda toplanıyor diye... Freni tutmayan kamyon duvara toslamak üzere, o sırada sürücü koltuğunda bulunmamak en iyisi. Ver mehteri...

Davos zirvelerinden New York plazalarına, oradan altın klozetli saraylara dek, tüm burjuva dünyayı saran korkunun, tavanlar delip geçen endeksleri, proletarya ve emekçilerin önüne korku duvarları örüp duran uzlaşmacı reformistlere ve de oportünistlere ne ifade ediyor acaba? Ama, proletaryanın kulağına kadar ulaşan ölüm marşının ezgileri, dört-yüz yıllık mezar kazma işinde artık bir sona gelindiğini, şimdiden sonra sıranın, gürültülü bir cenaze merasimine geldiğini müjdeliyor.

İşin şakası bir yana, ABD'nin hegemonya koltuğundan gürültüyle yere kapaklanması, gerçekten de emperyalist-kapitalist dünyayı işletim sisteminden mahrum bıraktı. Yıllar boyu ABD, sistemin dünya ölçeğinde işlemesini sağlayan temel araçlara ve volan kayışlarına sahip tek güçtü. Dünya çapında el konulan artı-değer, son toplanma alanı olarak ABD'ye gidiyor ve oradan paketlenip yeniden dağıtılıyordu. Artı-ürünler, muazzam ABD iç pazarında kolayca eritilebiliyordu. Dolar ise, tüm para kurlarının ayarlandığı merkezi saat kulesiydi. Şimdilerde ABD, oyun kuran değil, oyun-bozan, hem ekonomide hem diplomaside... Trump, Mart ayında, sistemin tabutuna yeni çiviler çakan ticaret savaşlarını başlattı. Avrupa hemen karşılık vermeye hazırlanıyor. Bundan böyle, unutuldu sanılan o eski kabus geri dönecek demektir: enflasyon+işsizlik. 1970'li yıllarda emperyalist merkezlerde bile komünist dalgaları yükselten, bu ölümcül kokteyldi. Burjuvazi korkmakta haklı, hayalet geri dönüyor, bu kez dünya çapında bir dayanışmanın ve birliğin gücüyle.

Ankara'ya çöreklenen dinci-faşizmin işi daha da zor. Wall Street Journal'a göre Türkiye “kömür madenindeki kanarya”. İncelikli ve ima dolu bir benzetme. Hem küresel çöküşün başlama işareti buradan alınacak, hem de bu uyarı görevi adına, tıpkı kanaryalar gibi feda edilecek. Burjuvazi için korku, proletarya için ise umut zirvededir. Gerici tekelci parti CHP'nin bile “aktif boykot” tartışmalarıyla sarsıldığı bir zamanda, proletarya ve öncüsü, “Bütün İktidar Emeğin Olacak” şiarıyla ön plana çıkmaya hazırlanmalıdır.

Şiar Coşkun