< Garip Bir Üçgenin Sınır Uzunluğu

Bazı şeyler vardır ki insanın çok ağrına gider; ama bazı şeyler de vardır ki bir sınıfın çok ağrına gider. İlki kişisel onur meselesidir ve en uç örnek çözümü aptalca da olsa, bir düelloya kadar gider. Fakat bir çözümü vardır... Ya ikincisi! İkincisinde hatlar fena halde karışır.

Bir düşünelim, hatta empati yapalım. Biraz empatiden zarar gelmez. Elinizde ne idüğü belirsiz ipten kazıktan kurtulmuş bir güruh vardır. Ya da size bolca böylelerinden lazım. Sorun değil çünkü iktidar elinizde; bütün imkanlar emrinizde. Masraf deseniz bu da sorun mu, emekçileri bir kat daha fazla sömürürsünüz olur biter. Böylece artık dünyanın neresinde bir ip kaçkını ve insanlığa karşı her türlü suçu işlemiş ya da buna hazır mahlukat varsa bir araya getirebilirsiniz.

Cebine para, sırtına kamuflaj, eline de makinalı tüfek verdiniz mi yeni bir ordunuz olur. Ona bir de isim takarsınız bilmem hangi ülke özgürlük ordusu. Gerçi kimse bunu yutmaz ve bu özgürlük aşıklarının bilinen DAİŞ olduğunu bilir ya, umurumuzda mı!... Düşmanınızın düşmanıdır ya, size yeter. Zaten bu yüzden de işledikleri suçları görmezden gelir, dahası için teşvik edersiniz. O gider Afrin’de tavuk çalar, üstelik bunun videosunu çekip yayınlar, olsun sizin için o hala özgürlük savaşçısıdır. Gider katliam yapar; küçük kız çocuklarını kaçırır istismar eder, harem kurar ama sizin için inadına mümindirler. Değil mi ki onlar sizin yeni imparatorluğunuzun yolunu açıyor. Ne de olsa siz Ortadoğu’nun “yeni yükselen değeri” yani emperyalist gücü olacaksınız!..

Evet, beslemeleriniz sizin ulvi amacınıza varacak yolu açıyorlar. O halde aferin onlara. Bu sizin üstün taktik anlayışınızın göstergesi, emsalsiz bilgeliğinizin kanıtı ve ileri görüşlülüğünüzün ölçütüdür. Övünün; hak ettiniz kendinizi övün, yere göğe sığdıramayın. Zira az bir toprak da fethetmediniz bu ip kaçkınlarıyla. Yalnız size nahoş bir haber var. Gerçekten de kazın ayağı sandığınız gibi değil...

Ey hat! Hatta heyhat! Siz egemen bir devlet, siz iktidarda bir sınıf, siz yükselen değer, siz oyun kurucu, yedirip içirdiğiniz sırtını pek, karnını tok tuttuğunuz ip kaçkınlarından yarattığınız ve üzerine kahramanlık övgüleri yağdırdıklarınız, sizin bayrağınızı yaktı; ulusal onurunuzun simgesini!

Açıkçası; birileri birilerinin; oğul babanın; besleme, sahibinin kutsal altın kasesine tükürmüş olabilir. (Deyimin ikinci sözcüğünü değiştirmiş olmamız tamamen okurlarınızın ve bizim nezaketimizdendir. İsteyen orijinal haliyle de anlayabilir tabi!)

Alın size nur topu gibi şok edici bir kriz daha. Peki bu nankörlük neden? Burjuvazi, sınıf bilinci yüksek lakin kendi içinde yekpare bir bütün değildir. Çünkü onun on emrinden biri, sadece kendisi için dövüşenleri değil kendi üyelerini de anında harcayabilmesini sağlayan hainliğidir. Onun tek ilkesi ilkesizliktir. Herkesten faydalanmaya çalışır ve işine yaramayanı da bizzat elleriyle yok eder. Zeval görünenin geçmişteki hizmetlerinin de hiçbir önemi yoktur.

Aslında, kendisinden biraz daha zayıf olana eyer vurup gem takan burjuvalar, koşullar değişince atla binicinin yer değiştirmesine alışkındırlar. Sadece bundan hoşlanmıyorlar. Ancak doğaldır ki sırtına bindikleri atı, atın düşmanına (tabi aynı zamanda kendi düşmanına da) teslim etmeye varacak bir anlaşmaya gidiyorlarsa at da onları yere çalmakla kalmaz, bir güzel üstlerinde de tepinir. Bu olduğunda da bozulan tek şey fiyakanız olmaz!...

Eğer asker yaparak sahaya sürdüklerinize bu kadar açıktan kurbanlık koyun ya da gözden çıkarılacak önemsiz bir şey muamelesi yaparsanız, o vakit bu kurban pazarında kan gövdeyi götürür. Her ne kadar giden gövde sizinki olmasa da, koca koca ciddi ciddi yaralar alırsınız.

Şimdilik beslemeleriniz hoşnutsuzluklarını belirtti, fakat bu işler böyle başlamaz mı. Önce hoşnutsuzluk olur, sonra karşı çıkar, sonra size döner. Unutmayın bunların gidecek başka bir yerleri yok ve sizin içinizi dışınızı bütün o zayıf yanlarınızı çok iyi biliyorlar.

Ceplerinin içlerini parayla, sırt çantalarını kurşunla, ruhlarını karşı-devrimci propagandayla doldurup onlara insanlığa karşı her türlü suçu işleme hakkını verdiniz. Yani onları bilinen en tehlikeli canavara çevirdiniz. Ancak bu yolla evcilleştirdiğinizi sandığınız kan tadı almış kurt sürüsü, ipini kırdığı an ya da daha ipteyken dönüp sizi yiyeceğini belli etti. Ne diyelim eseriniz, şu an yan yanasınız, aranızsa mükemmel!..

Şimdiye kadar siz hakimdiniz onlar cellat. O baltayı eline siz verdiniz ve köreldiğinde siz bilediniz. Şimdi cellat, balta ve o hakim boynunuz dik açılı bir üçgen oluşturuyor. Soru ise şu:

Balta boyuna doksan dereceyle gelirse üçgenin sınır uzunluğu nasıl hesaplanır. (Çevresi değil sınırı!)

Bir cevabı var lakin sizin hiç mi hiç hoşunuza gitmeyecek.

Moraliniz gerçekten bozuk olmalı, sizi anlıyoruz. Fakat içinizi ferah tutun sizin ve beslemeleriniz için mükemmel bir dalga çoktan yola çıktı. Sizi tüm dertlerinizden ve acılarınızdan kurtaracak. Kapılarınız çalındığında gönül rahatlığıyla açın. Ezilen Kürt halkı ve emekçiler şükranlarını sunmaya gelmiş olacak. Bu dalganın tamamını görmeye zamanınız olmaz ama giriş kısmını, başlangıcını göreceğinize emin olun!..

Kenan Kızıl