Kapitalist sistemin krizi yalnızca ekonomik bir kriz değil, bütünsel krizdir. Bütünsel kriz olarak sistem krizidir. Sistem krizi, eski toplumun yerini yeni bir topluma bırakması gerektiğinin en açık kanıtıdır.

Tek tek olguları sayıp dökmek, genel durumu anlamak için yeterli değildir. Olguları aktarmak görüş değildir. Görüş aynı süreçte ortaya çıkan ya da belirginlik kazanan olguların genel anlamını bulup çıkarmaktır. Başka bir ifadeyle aktarmacılık görüş sayılmaz. Olguların, olayların arasındaki karşılıklı ilişkiyi, nesnel bağı açıklamak gerekiyor. Aradaki nesnel bağı açıklamak görüştür. Yani somut durumun bir değerlendirmesini yapmak gerekiyor. Bu yeteneği olmayanlar sık sık aktarmalar yaparak, bunun bir görüş olduğuna inanmamızı istiyorlar.

Her gün sayısız olay oluyor. Çağımız olaylar yönünden bütün zamanların en zengin çağı. Olayların çokluğu ve yoğunluğu, karşıt sınıfların savaşımının geldiği aşamayı ortaya koyuyor. Bütünsel olarak aldığımızda, bütün bu olgular, nesnel bir durum hakkında bize kesin bir fikir veriyor; patlayıcı toplumsal durum gibi nesnel bir durumdan söz ediyoruz. Patlayıcı toplumsal durum, bir grup ülkede oluşan bir durum değil, emperyalist-kapitalist sistemin genel durumunu anlatır. Üstelik oluşan bu durum, yeni değil, uzun bir zamandır var. Son süreçte olan, 2009’dan büyük, sert ve daha yıkıcı sonuçlar yaratan ekonomik kriz ve pandeminin birlikte getirdiği sonuçlar, durumu daha derin, şiddetli, kapsamlı ve daha keskin hale getirdi. Patlayıcı toplumsal durum, nesnel bir zemindir. Fakat, olayların çok artması, sınıf çatışmasının şiddetlenmesiyle, nesnel durum kendi politik sonuçlarını doğurdu. Birçok merkezde, bir çok yerleşim alanında sayısız eylem toplumsal patlama sökün etti.

Genel çizgileriyle anlattığımız bu gelişme, durum ve ortamla bağıntı içinde, günümüzde olaylar ayaklanma ve toplumsal patlama biçiminde ortaya çıkıyor. Son yirmi beş-otuz yılın ayaklanmalarına bakın, eksiksiz hepsi, bu şekilde yapıldı. Tarihsel olay denilen olay insanların sayısız istemlerinin bir noktada birleşmesiyle oluşur. Toplumsal çelişkiler, bir noktada, üst üste biner, bir noktada toplanır. Bütün çelişkiler bir kopuş noktasında toplanarak, toplumsal patlamaya yol açar ve yol açıyor. Büyük tarihsel olaylar denilen olaylar bu şekilde meydana geliyor. İşte, bizim sık sık karşılaştığımız patlamalar, bir noktada toplanan çelişkilerin kendini bu şekilde açığa vurmasıdır.

Deneyim göstermiştir ki, eylemler patlamalar biçiminde ortaya çıkar, ama çoğu kez sonuna kadar gitmeden geri çekilir. Çok geçmeden yeniden kendini gösterir. Yakın tarihte devrimci kitle eylemlerinin sürekli olduğunu gördük. Çelişkiler, sosyal patlama biçiminde açığa çıkmış, fakat toplumsal devrime, devrimin zaferine dönüşmediği için çözülmemiştir. Çelişkiler, problem çözülmediği için, çelişkilerin gelişmesi ve keskinleşmesi temelinde gelişen olaylar da yeniden ve yeniden ortaya çıkmaya devam eder. Çelişkiler çözülene kadar, hareket durulmayacaktır. İşçi sınıfı, ve emekçi halk kitleleri iktidara gelene kadar mücadelenin sürekliliği ve devrimlerin toplumsal patlama biçiminde başlaması zamanın devriminin bir özelliğidir.

20. yüzyıl devrimleri, uzun süreli devrimci mücadelenin sonucunda gerçekleşti. Günümüzün devrimlerinin bugünkü noktaya gelmesinin temelinde onyıllarca süren devrimci sınıf mücadelesi var. Devrimin nesnel koşulları olgunlaşmıştır. Mücadele uzun zamandır devam ediyor. Yani devrimin temel koşulları oluşmuştur. Latin Amerika’da doksanlardan sonra gerçekleşen halk ayaklanmalarının öncesinde 40-50 yıl kadar süren gerilla savaşları var. Kuzey Afrika’da patlak veren halk ayaklanmalarının ve devrimlerin hazırlanmasında yıllarca verilen mücadelenin kesin bir etkisi var. Gezi Ayaklanmasına gelene kadar onyıllarca süren bir devrimci mücadele verildi. Ayaklanma ve devrimlerin öncesindeki yoğun devrimci mücadelenin etkisi ve kitleleri devrimcileştirici rolünü ortaya koyduktan sonra, belirtmek gerekir ki, güncel devrimler ani toplumsal patlama şeklinde gerçekleşiyor. Sınıf mücadelesinin içinde çeliştiği koşullara dikkat çekilmelidir. Dünyada devrimci durumun ortaya çıkması, çelişkilerin ve çatışmanın keskinleşmesi, toplumsal devrimin, sosyal patlama biçiminde başlamasına yol açıyor. Zaten devrimci durumun belirtilerinden biri, kitle eylemlerindeki olağanüstü artıştır. Yoğun devrimci dönem, tam da eylemlerde büyük artış demektir.

Günümüz toplumsal devriminin birçok yerde toplumsal patlama biçiminde başlaması, mevsimsiz devrim artık yoktur biçimindeki görüşlerimizi doğruluyor. İçinde bulunduğumuz tarihsel süreçte, zamansız devrim yoktur. Şimdi devrim zamanı. Zamansız devrim yoktur demek, devrim günceldir demektir. Devrimin güncel olduğu koşullarda, devrimin patlayıcı eylemlerle başlaması şaşılacak bir durum değildir.

Zamanın devrimini, yani günün toplumsal devrimini anlamak için, bu devrimin, kapitalizmin dar toplumsal yapısına sığmayan toplumsal üretici güçler tarafından gündeme getirildiğini bilmek gerekir. Üretici güçlerin en etkin olanı insandır, çalışanlardır. Bu demektir ki, toplumsal yapının temelden değişiminin gündeme getirilmesinde başat rol oynayan insandır, emekçi sınıftır. Üretici güçler öylesine bir gelişme gösterdi ki, kapitalist sistemde, her yandan derin yarıklar açtı. Toplumsal üretici güçler artık yeni bir toplumsal sisteme geçmeyi bir ölüm-kalım sorunu olarak dayatmıştır. Kuracağımız toplum sadece yeni bir toplum olmayacak, aynı zamanda insani bir toplum olacaktır. Zamanın devrimi, insani topluma geçişi sağlayacaktır. Toplumsal devrim, gerçekleştireceği daha üstün toplumla birlikte, insanlığın önüne koyduğu problemin çözümüdür.

Eğer, “Şimdi İsyan Zamanı”, “... ayaklanma zamanı”, “... devrim zamanı” ya da şu ve bu değişim zamanı kavramlarını bilinçsizce, ezbere olarak kullanmıyorsak, zamanı gelen şeyi, maddi temeliyle bağı içinde açıklamamız gerekmektedir. Toplumun değişimi bütünsel bir değişimdir, yaşamın bütün olaylarını etkiler. Toplumsal yaşamın tümünü etkisi altına aldığı içindir ki, biz bunu birçok yönüyle ve çeşitli sloganlarla açıklıyoruz. Bu, bir gerçeğin, bir süreç biçimindeki bir gerçeğin ya da bir sürecin kendisini herkese -kendisine karşı çıkanlara da- kabul ettirmesidir.

Devrimci süreç günümüzün bir olgusudur, bir gerçeğidir. Bununla bağıntılı sloganlar atarız. Şimdi Devrim Zamanı olmuşsa, yani devrim güncelse, tam da bu sırada yirmi yıl bir günden daha uzun değildir. Kısa zamana dünyanın olayı sığar. Başka zamanlar, on yılları alan gelişmeler ve değişimler, devrimci süreçte arka arkaya gerçekleşir. Gelecek artık çok uzaklarda değil. Ezilenler ve sömürülenler, o çok derinden duyumsadıkları insanca bir geleceği çok ileri zamanlarda değil, bugün gerçek yapabilirler. Özgür ve mutluluk dolu zamanları belirsiz bir tarihte değil, bugünden elde edebiliriz. Kısacası, insanca olan her şeyi bugünden gerçekleştirmenin zamanı. Ve bugüne kadar ne elde edildiyse, mücadeleyle elde ettik. Bundandır ki, şimdi devrimci kavgayı yükseltmenin zamanı. Devrimci olan tarihi bugünden değiştirmektir.

Zamanın toplumsal devrimi, daha ileri tarihsel koşullarda gerçekleşecek ve gerçekleşmektedir. Bu öylesine edilmiş bir laf olamaz. Daha ileri tarihsel koşullarda olmak, gelişmiş maddi şartlardan hareket etmektir. Bu, sosyalizmi ileri ve gelişmiş koşullarda kurmaktır. Dolayısıyla, sosyalizmin kuruluşuyla dönüşüm aşaması daha kısa zaman alır. Üst aşamaya doğru daha hızlı yol alınır. Çünkü, sosyalizm, gelişkin maddi koşulları hazır bulacaktır. Yine bu temel ve gelişmeyle bağıntı içinde sosyalizm, eğitim, doğa ve ikinci doğa bilgisi, genel entelektüel gelişme, sosyal pratiğin zengin deneyimi ve birikimi, genel zeka bakımından daha gelişmiş insanlar tarafından örgütlenecektir. Bunu, yeni toplumu inşa ederken, önceki kuşakların karşılaştıkları sıkıntılarla, güçlüklerle karşılaşmayacağız. Önceki devrim kuşaklarının birikimlerine dayanarak daha ileri gideceğiz. Toplumsal çelişkiler hem çok gelişmiş durumda hem de çok keskindir. O halde problemin çözümü olanaklıdır. Zamanın devrimci, oluşmuş bütün olanakları gerçeğe dönüştürmektir.

Böylesine ileri devrimci hedefleri olan sınıf mücadelesi çok açıktır ki, yalnızca ücretler uğruna bir mücadele değildir. Proletaryanın sınıf mücadelesi çok kapsamlı ve derin bir mücadeledir. Sağlık sorunu, barınma, çevre sorunu gibi sorunları içeren bir mücadeledir. İnsanların kurtuluşu onun temel amacıdır. Fakat insanların kurtuluşu, ekolojik sorunun çözümünden ayrı ele alınamaz. Kuşkusuz toplumsal ekoloji 20. yüzyıl toplumsal devriminin de amacı olmuştur. Bugünün, dünden farkı, kapitalizmin yarattığı ekolojik yıkım ileri noktalara varmıştır. Dolayısıyla, bu sorunun çözümü zamanın devriminin çok önemli bir görevidir. Temel devrimci hedefler uğruna mücadeleyle birlikte değerlendirilmelidir. Uzun süredir, tüm kapitalist sistemde çevre hareketlerinin oluşması, iklim sorununun aldığı boyutları ortaya koyuyor.

Devrim daha ileri tarihsel koşullarda gerçekleştiriliyor. İleri tarihsel koşullarda, gelişmiş maddi şartlarda gerçekleştirilen, nesnel koşulları oluşan kapitalizmden sosyalizme geçişte, devrimci irade büyük bir önem kazanır. Burada geçiş, devrimi sonuna kadar götürme gücüne bağlıdır. Yalnızca iktidarın emekçi halkın eline geçmesiyle sona eren devrim henüz amacına ulaşamamıştır. Devrim, iktidarı ele geçirmekle kalmamalı, toplumun devrimci yeniden örgütlenmesiyle devam etmeli, sınıfların kaldırıldığı aşamaya, kadar vardırılmalıdır. Böylesine köklü uzun süreli bir mücadeleyi sonuna kadar götürme gücü göstermeliyiz. İktidarın alınmasına kadar varmayan devrim yarı-yolda kalmış devrimdir. Sınıfların kaldırılması bakış açısından, buraya kadar varamayan devrim yarı yolda kalmış devrimdir. Devrimin, iktidarın alınmasından, devrimci iktidara dayanarak komünist topluma kadar götürme gücünü gösteren devrimci işçi sınıfı ve devrimci komünist partidir.

Sınıf savaşı, sınıfların kaldırılmasına, sınıfların ekonomik temeli tamamen ortadan kalkana kadar süreklidir. Proletarya devrimci bir sınıf olarak, devrimin önderi bir sınıf olarak, bu konumunu koruyabilir. Proletaryanın devrimci rolü, öncülük rolüyle sıkı bir ilişki içindedir. Proleter sınıfın devrimci öncü rolü, kapitalizme karşı mücadele sürecinde başlar, devrim ve sosyalizmde devam eder. İşçi sınıfının kurtuluşu, devrimi sonuna kadar götürme gücüne bağlıdır. Devrimi sonuna kadar götürme iradesi, kararlılığı ve gücünü göstermek proletaryanın ve devrimci komünist partinin öncü-devrimci rolüne bağlıdır. Zamanın toplumsal devrimi, devrimci sınıfın ve devrimci sınıf partisinin iradesini, enerjisini, mücadeleyi sonuna kadar götürme gücünü göstermesini gerektirir.

C. Dağlı