Devrimden başka mücadelenin hiçbir biçimi emekçi halk kitlelerinin büyük devrimci gücünü açığa çıkaramaz, eyleme geçiremez. Devrim dışında hiçbir yol ve yöntem kitlelerin yaratıcı gücünü en etkin biçimde harekete geçiremez. Devrim yalnızca emekçilerin birikmiş gücünü harekete geçirmekle kalmaz bu büyük gücü, devrimci hareketi hedefe yöneltir. Yalnızca devrim devrimci hedefe ulaşma gücüne sahiptir.

Devrimden söz ederken sadece deneyimleri göz önüne getirmiyoruz, aynı zamanda güncel canlı mücadeleden de söz ediyoruz. ABD’den patlak veren, dünyayı sarsan küresel ayaklanma devrimin güncel oluşunun yeni ve ikna edici bir kanıtıdır. Devrimin sınıflar savaşındaki rolünü anlatırken tarihteki yerini belirtmekle kalmıyor güncel sınıf savaşının aldığı devrimci biçimi de anlatmış oluyoruz.

Devrimin küresel canlı gelişmesine rağmen, uzlaşmacı hareketler yüksek ücret militanlığını, kerte kerte yol almacılığı, iyileştirmeciliği, ödün koparmacılığı ve sosyal devrimciliği aşmış değil. Böylece devrimci sınıf mücadelesi ve devrim reformlar uğruna mücadelenin arkasına itiliyor. ABD’deki ayaklanma milyonları kendine çekti ve haftalardır sürüyor. Bütün büyük devrimciler, harekete geçen, isyan eden, ayaklanan kitlelerin yaratıcı ve dönüştürücü gücüne büyük bir önem verdiler. Devrimci mücadele veren kitleler devrimci hareketi bir bütün olarak ileriye taşıyor.

Devrim’in nesnel ve öznel koşulunun bir araya gelmesi devrimin başarıya ulaşmasının güvencesidir. O devrim ki, her yerde önlenemez bir güçle ilerliyor. Devrimi bir anlık olay olarak görenlere göreyse bugün bir devrimci gelişmeden söz edilemez. Devrimin somut olarak nasıl gerçekleştiğini anlamak isteyen biri bugünkü gerçek tarihsel sürece bakmalıdır. Her gün gözlerimizin önünde sayısız kitle eylemleri isyan ve ayaklanmaları gerçekleşiyor. Eğer bütün bu olgulara devrimci bakış açısıyla bakıyorsan devrimin bu eylemlerde, ayaklanmalarda geliştiğini görürsün. Eylemlerin ardından koşanlara bakın onların ayaklandıkları her yerde devrimci bir ortam hakimdir. Devrimci şarkılar söyleniyor, devrimci sloganlar atılıyor, devrimci pankartlar taşınıyor. Her yerde devrim ateşi yanıyor.

Devrimci toplumsal ayaklanma güçleri devrimci mücadele deneyiminin bilgisi ve teorisi ile silahlanmış olarak hareket ediyorlar. Deneyim çok zengin olduğu için birçok yönü üzerinde durulabilir. Şu gerçekten ders çıkarmalıyız: Bugüne kadar kapitalist ülkelerde emekçilerin on yıllarca süren devrim mücadelesi sonucu, birçok sınıf ve politik mevzi ele geçirildi. Bunların bazıları son 30 yıl içinde burjuvazinin dünya çapında yürüttüğü topyekün saldırı sırasında yıkıldı, diğer bazıları da devrim için mücadele etmedikleri için yozlaştılar ve etkisizleştiler. Ders çok nettir, devrimcidir: Devrim uğruna, komünist toplum uğruna mücadele etmeyen emekçilerin sınıf hareketi ve politik hareketi, devrimci sınıf yapısını ve karakterini yitirir. Devrimci politik bilinçle davranan ABD ve diğer ülkelerdeki başkaldıran kitleler, eylemlerini haftalardır sürdürüyorlar.

Dünyanın başka köşesinde emekçiler, ABD veya başka zaman başka bir ülkedeki sosyal çatışmaları çok yakından ve dolaysız olarak izliyor, dayanışma gösteriyor ve eylemsel destekte bulunuyorlar. Çünkü bu çatışmalar, emekçilerin güncel yaşamını ve geleceğini çok yakından ilgilendiriyor. Bu nedenle, dünyadaki kitlelerin herhangi bir yerde gelişen olaylar karşısında kayıtsız kalmaları düşünülemez.

Uzlaşmacı küçük burjuva hareketler de, dünyadaki sosyal ve politik olaylara ilişkin haberler, bilgiler ve yorumlar aktırıyor ve böylece yakın bir ilgi duyduklarını kanıtlamak istiyorlar. Fakat olaylar arasında nesnel bir bağ kuramıyorlar. Onların bakışı altında olaylar birbirinden kopuktur. Dolayısıyla söyledikleri eklektik, diyalektik değil. Gelişmeler hakkında bir mantık yürütmeye çalışıyor, fakat Marx’ın sözleriyle söylersek, “Bu mantıkta, mantık yok” ya da görüşlerinin bir mantığı yok. Biz bu olayları, tek tek ülkelerdeki devrimlerin gelişmesiyle ve dünya devrimiyle ilişkisi içinde ele alıyoruz.

Toplumsal devrimin zaferi ve emeğin evrensel kurtuluşu bakış açısından George Floyd ayaklanması, dünya tarihi için düşünülenden daha büyük bir öneme sahiptir. Böylesine büyük devrimci küresel bir olay, yalnızca ilk eldeki sonuçlarla değerlendirilemez. Bu büyük olay, tüm gerçekliği içinde ele alınmalı. Tarihe yeni ve devrimci bir itiş vermesi yönüyle, hareketi ileri aşamalara taşımasıyla, dünyanın her yerindeki halk kitleleri üzerine devrimci bir etki yaratmasıyla değerlendirilmeli. Ayaklanma devrimin zaferiyle sonuçlanmasa da, devrim için, devrimci bir iktidar için iyi bir hazırlık okulu görevi görüyor. Kitleleri iktidara hazırlanmanın etkin, eğitici ve pratik yolu.

ABD ve Avrupa sermayesine karşı haftalardır ayaklanmayı sürdürmek, bu ne cesurca bir girişim. Bu ne devrimci kararlılık ve sınırsız özveri. Burada kitle kahramanlığının iyi ve yeni bir örneğini görüyoruz. Ve bu sırada ortaya konan o ne büyük bir enerjidir.

Olaylar, ayaklanma ve devrimlerin etkisiyle, dünyanın politik güncelinde, konjoktürde hızlı değişimler meydana gelir. Yeni bir devrim çağı dünyanın görünümünü değiştirdi. Her şey hızlı, yoğun, patlama biçiminde yaşanıyor. Bütün bu alt üst edici gelişmelere rağmen, sosyal reformistler yaşamın gerisinde kalmaya devam ediyorlar. Onlar, sınıflar arasında kopan tüm gümbürtünün orta yerinde rutini bozmuyorlar. Rutini sürdürmek sınıf savaşının devrimci gelişimine ayak uyduramamaktır. Rutin anlayış ve çalışma kesinlikle teşhir edilmelidir. Böyle kimseler, düzene ve eve öyle bir yerleşmiştir ki, kendi düzenlerini, rutinlerini bozan her olayı, her devrimci eylemi aşırı diyerek şiddetle mahkum ediyorlar. Bugüne kadar devrime önderlik etmiş bütün devrimci militanlar, yaşamlarını, güç ve enerjilerini teorik ve pratik yeteneklerini zamanlarını devrimin hizmetine verenlerdir.

Uzlaşmacı siyasetler, eylemlerden eyleme koşmadılar. Kendi görüşlerinin peşinde koştular. Her yerde eylem varken, en alt düzeyde pratikle yetinerek teoriyle uğraşmaya kalkanlar oldu. Fakat, eylemlerden kopuk bir teorisyenlik gerçek anlamda teorisyenlik değildir. Teori yerine kafalarını bir yığın lafla doldurdular. Onların gerçek anlamda, başkalarının alıp geliştireceği görüşleri yoktur. Onların görüş diye ortaya koydukları, burjuvaziyi fazlaca rahatsız etmeyen, son derece “makul” görüşlerdir. Bu “makul” hareketler, emekçi kitlelere kendi “makul” görüşlerini taşıyorlar. Emekçi sınıfsa, eylem ve düşüncede devrimci olarak hareket ederek, tarihsel görevini yerine getirebilir. Makul olmak orta sınıf tarzıdır. Kitlelerin dünyayı birbirine katan başkaldırılarına bakın, kitleler ne makuldür, ne rutini sürdürüyor, ne ılımlıdır. Onlar yürekli devrimcilerdir, eylemleri en üst noktaya çıkarıyorlar.

Proletarya ve halk kitleleri her yerde, sermaye ve hükümet, devlet güçleriyle çatışma halindeyken, uzlaşmacılar, çatışmanın içinde yer almak için hiç istek ve çaba göstermezken, diğer uzlaşmacılara durmadan “birlik” çağrıları yapıyorlar. Mücadele içindeki kitleler için bir gereksinme olan gerçek devrimci birliktir; o da eylem içinde sağlanıyor. Kitleler eylemde, sokakta birleşiyor. Ancak böylesi eylemci ve militan birlik, devrimde, iktidar kavgasında bir silah, bir araç rolünü oynar. Sosyal reformist ve oportünistlerin oluşturacağı birlik bir “makuller birliği” olur. Yani burjuvaziye dokunmadan halk yararına bir şeyler yapılabileceğini umanların birliği. Bu yüzden, bu yöndeki çağrılar kitlelerde bir heyecan, coşku, umut ve ateşlilik yaratmıyor. Emekçi halk kitleleri, kendi mücadelelerine hiçbir olumlu etkisi olmayan, bu çağrılara kulak asmadan, eylem hattında ilerlemelerini sürdürüyorlar. Hareket bugünkü sonuç alıcı ileri noktaya varmışken etkisiz, devrimci içeriği olmayan çağrılarla oyalanmak istemiyorlar. Birçok kentte “demokrasi güçlerin birliği platformu” var. fakat “rutini” aşmıyor. Burjuvazi bu tür birlik platformlarının kendi egemenliği için hiçbir tehlike taşımadığından emin. Çünkü amaçlanan kapitalist düzende kalarak bir takım iyileştirmeler yapmaktır. Dünyanın birçok yerinde, isyan eden, ayaklanan kitlelerse aşırı devrimci bir konumda kapitalistlerin egemenliğini yıkma hedefiyle hareket ediyor.

Ayaklanma devrimci kitlelerin burjuva uzlaşmacı hareketlerden ayrı davrandığını, onları aşarak hedefine doğru ilerlediğinin somut bir göstergesidir. Bu emekçilerin kurtuluş yolunda önemli bir gelişmedir. Çünkü, kitlelerin, kapitalist sistem içinde oyalanmak istemediğini ve eski toplumdan köklü, devrimci bir kopuş eğilim ve yönelimi içinde olduklarını ortaya koymuş oluyorlar.

Çağ ve bir dizi tarihsel gelişme özgürlüğün maddi koşullarını oluşturdu. Özgürlüğün temelindeki zorunluluk, kapitalizmde olabileceği kadar gelişme gösterdi. Bu şartlarda özgürlük, devrimin başarıya ulaşmasına bağlı. Burjuva egemenliğin devrimci tarzda yıkılması, toplumun kökten devrimci biçimde yeniden örgütlenmesi özgür bireyselliğin serpilip gelişeceği temeli yaratır. Bu tarihsel hareket içinde bulunan insanlar da, aynı süreçte kendilerini değiştirirler. Toplumsal koşullarda ve insanlarda pratik sırasında, devrimde aynı anda değişim olur. Bu değişim, haftalardır ayaklanan, devrimci pratik içinde olan insanların durumunda gözlemlenebilir. Sosyalist eğitsel çalışmalarla yıllarca sağlanacak insanların değişmesi, devrimci eylem sürecinde günler içinde gerçekleşir. Devrimci pratiğin dönüştürücü gücünü görmek gerekir. Ayaklanma, devrimci pratik, halk kitleleri için devrimci eğitimdir, gelecek sınıf savaşımlarına hazırlıktır. İnsanların komünist toplumu kurmak için kendilerini yeniden ve yeniden eğitmeleri gerekir.

Emekçiler, kendi toplumsal durumlarının, toplumsal doğaları gereği yerine getirmeleri gereken tarihsel görevlerinin ve bunun getirdiği mücadele ve örgütlenme görevlerinin farkındalar. Üstlendikleri görevleri hangi somut şartlarda hayata geçireceklerini de biliyorlar. İnsanlar kendi çağının sunduğu olanaklarla, bir önceki kuşağın ürettikleri ne varsa onunla işe başlayacak. Bunun üstünden atlayamazlar. Fakat iyi bir örgütlenmeyle, eski toplumun engellerinden hızla kurtulabilir, amaca çabuk ulaşabilirler. Proleter sınıfın farkındalık içinde olması, devrimci sınıf örgütlenmesi ve mücadelesi sürece yeni bir itiş veriyor.

Maddi bir güç, yine maddi bir güç tarafından yenilgiye uğratılabilir. Burjuvazinin örgütlü gücü, proleter sınıfın örgütlü gücü tarafından alaşağı edilir, yıkılır. Burada teorinin rolünü de görmek gerekir. Devrimci teori kitlelerce kavrandığında maddi bir güçtür. Maddi bir güç olarak, toplumu değiştirme gücüdür. Teori gerçekliğin içinden doğar, şeylerin genel anlamını ifade eder. Böylece teori kitleleri ele geçirerek, pratiğe maddi güç olarak döner. Teori somuttan soyuta ve oradan tekrar somuta. Böylelikle diyalektik bir yol izler. Soyut olan kendini somutlamak ister. Bu teorinin pratiğe, somut koşullara, gerçekliğe uygulanmasıdır. Ayaklanmalar haftalardır yeryüzünü birbirine katarken ellerinde devrimci teori silahı var.

Burjuvazi, kendi toplumsal sistemini savunamıyor, onu korumaya çalışıyor. Fakat ömrünü tamamlamış bir toplum ne kadar korunabilir ki. Sistemin çöküş dinamikleri işliyor. Sistem çökerken, kendi iç çelişkilerinin gelişmesi ve keskinleşmesi kendi çözümünü her yerde dayatıyor. Toplumsal devrim çelişkilerin çözümüdür. Başlamış olan yeni bir toplumsal devrimler çağı gerçekliğini ve zorunluluğunu herkese kabul ettirecektir.

C. Dağlı