Yeni bir toplumsal devrimler çağı, ABD’de başlayan ve dünyaya yayılan yeni bir küresel ayaklanmayla, durdurulamaz bir güçle, ilerliyor.

Güncel tarihsel hareket, sosyal reformistlerin ve oportünistlerin kavramlarına tanımlamalarına sığmıyor. Tarihsel hareket, sadece eski dünyaya başkaldırmakla kalmıyor, küçük burjuva sosyalistlerinin, gelişmeyi karşılamayan kavramlarına da meydan okuyor.

Üstlendikleri rol, proletaryayı ve emekçi halk kitlelerini burjuva toplumun sınırlarında tutmak olan sosyal reformistler ve oportünistler, misyonları gereği, gerek sınıf çelişkilerini, gerek sınıf çatışmasını, yumuşak gösterdiler. Bunların görüşleri, güncel tarihsel durumu ve emekçilerin devrimci tarihsel hareketini -ki bu hareket tarihin en devrimci hareketidir- tüm gerçekliği içinde vermekten uzaktır. O büyük tarihsel hareket, tarihin nesnel akışı küçük burjuva geri kavramlara hapsedilemez. 25 Mayıs’tan bu yana patlak veren küresel ayaklanma, bunu çarpıcı olarak gözlerin önüne seriyor.

Proletaryanın devrimci sınıf partisi, Leninist Parti, güncel tarihsel hareketi ve onun nesnel gelişmeyle bağını kurarak, doğru olarak tanımladı. Türkiye ve Kürdistan devrimini en önemli en belirleyici ve en temel yönleriyle ve en keskin çizgileri içinde ortaya koydu. Güncel devrim ve onun pratik olarak örgütlenmesi, devrimci durum, iç savaş, iktidarın ele geçirilmesi, GDH vb ile süreç gerçek olarak ve devrimci bir bakış açısıyla ifadelendirdi. Yine dünyaya yönelik, somut durumun analizlerinde marksist devrimci yöntemi kullandı. Ve doğru sonuçlara, nesnel olarak doğrulanabilen değerlendirmelere ulaştı. Dünyada devrimci durum, devrimin emperyalist-kapitalist sistemde güncelliği, küresel iç savaş, 3. Dünya Savaşı, küresel başkaldırı, isyan ve ayaklanma, dünya devriminin ilerlemesi, yeni tarihsel dönem, yeni bir toplumsal devrimler çağı vb. tespitleriyle proletaryanın tarihsel hareketini ortaya koyarak, o büyük hareketi, eski dünyanın alt üst oluşunu, tüm zamanların en büyük toplumsal dönüşümünü, kendi sığ, ılımlı, geri kavramlarına sığdırmak isteyen politik anlayışlara sert bir eleştiri yönelttik. Olayların gelişimi, bizi tartışmasız olarak doğrulamıştır. Türkiye’deki uzlaşmacı siyasetler için yaptığımız değerlendirme, dünya genelindeki sosyal reformist ve diğer küçük-burjuva hareketler için de doğrudur.

Reformist ve oportünist bakış, tarihsel hareketi, onun temelindeki nesnelliği, günün somut gelişmelerini açıklamadığı için, bütün olaylar rastlantı sonucuymuş gibi ele alıyor. Olayların temelindeki nedenlerine kadar inemediği için, her olguyu yalnızca dış görünümüyle değerlendiriyor. Oysa, bütün bu olayların temelinde içsel zorunluluk, içsel yasalar var. Diyalektik, olayların, olguların ve süreçlerin içsel çelişkilerini ortaya serer. Reformist ve diğer küçük burjuva hareketler, gerçek anlamda diyalektik bir yönteme dayanmadıkları içindir ki, dünyadaki büyük alt üst oluşları, ani patlamaları, küresel isyan ve ayaklanma dalgasını, birçok yerde gerçekleşen ve başka yerlerde her an patlak verecek olan devrimlerin ortaya çıkışını açıklayamıyorlar. Her büyük olay, onlar için beklenmedik bir şeydir. Bu yüzden, olaylar hakkındaki değerlendirmeleri aydın, akademisyen yüzeyselliğini aşmıyor.

Kendi öznelci görüşlerinin yarattığı engel nedeniyle dünyada, daha önceden birçok belirtiyle gelmekte oluşunu belli eden büyük olayları göremediler. Tıpkı Gezi Haziran Halk Ayaklanması’nda olduğu gibi. Onlar olayların gelişmesi hakkında hiçbir şey düşünmezken, her şey aniden patlak verdi. Olaylar patlak verdikten sonra, tam olaylar üstüne bir şeyler söyleyecekken, olaylar onların düşündüğünden farklı sonuçlar verdi. Bütün bu ilerici olaylar devrimci sonuçlar yarattı. Tarihe yeni bir hız verdi. Daha büyük ve daha devrimci yeni olayların koşullarını ve ortamını oluşturdu. Ortaya çıkan büyük dönüştürücü, devrimcileştirici sonuçlar, onların bakış açılarını aşıyor.

Her şey, kendi gelişimi ve değişimi içinde ele alınmalı. Sınıflı toplumun kendi gelişimi insanlığı, sınıfların kaldırılması zorunluluğuyla karşı karşıya bırakmıştır. Çağdaş ilerleme (uzay çalışmaları, keşifleri vb. de buna dahil) sınıfların varlığının ortadan kaldırılması gerekliliğini ve zorunluluğunu herkese dayatmış durumda. Sınıfların varlığı çağdaş gelişmeyle bağdaşmıyor. Her çağdaş ilerleme bunu çok daha belirgin olarak açığa seriyor. Önümüzdeki büyük devrimci hareketler, sınıfların devrimci biçimde kaldırılmasına yönelik gelişecektir. Ya da ancak sınıfların kaldırılması hedefiyle davranan hareketler, büyük devrimci hareket adını alabilir.

Olayları, isyan ve ayaklanmaları daha iyi anlamak için, çağımızın bir geçiş çağı, sınıflı toplumdan sınıfsız topluma: kapitalizmden komünizme geçiş çağı olduğunu bilmeliyiz. Bu, bir alt tarihsel toplumdan daha bir üst topluma geçiştir. Toplumu bu noktaya getiren tarihin nesnel, doğal akışı ve sınıf mücadelesidir. Geçiş çağı, 1917 Ekim Devrimi’yle başlayan ve yeni bir toplumsal devrimler çağıyla devam eden bir süreçtir. Burjuva uzlaşmacı siyasetler, geçiş çağını geleceğin sorunu olarak gördüğü içindir ki çağın bir özelliği olan devrimci patlamaları doğru olarak anlayamıyorlar.

Nasıl ki, küçük bir kıvılcım, büyük bir bozkırı tutuşturursa, dünyanın her hangi bir yerinde, küçük bir olay, tüm emperyalist-kapitalist dünyayı tutuşturabilir ve tutuşturuyor. Bir çok olay böyle başladı ve dünyaya yayıldı. En son, George Floyd’un öldürülmesi sonrası da bu şekilde gelişti. Dünyada devrimci durum, devrimci kriz koşullarında önümüzdeki günlerde de, olaylar böyle gelişecek. Belirttik, yineliyoruz: Dünyada devrimci kriz, devrimci durum, devrimci süreç ortamında küçük bir olay dünyayı değiştirebilir. Küçük bir olayla, kapitalist dünya büyük bir yangın yerine çevrilebilir. “Hani nerede, ne zaman” diyenlere, anında yanıt verelim: Devrimci olaylar dünyayı sardı bile. Devrimler çağının başlaması bunun tartışmasız bir olgu haline geldiğini gösteriyor. Olaylar eğiticidir; olayların devrimci yönde ilerlemesi, dünyada devrimci durumun varlığını bize öğretecektir. Olaylardan öğrenerek değil, ama Leninist Parti’nin bu konudaki -ve başka konulardaki- görüşlerini kopya ederek söyleyen reformist hareketler de oldu. Fakat genel çizgisi reformist olduğu için, bu devrimci tespit, reformist çizgi bütünlüğünde etkisiz, silik kalıyor.

Dünyada büyük bir devrimci başkaldırı sürüyor. Alt üst oluşlu, fırtınalı bir dönemden geçiliyor. Sanki böylesi devrimci bir ortam, devrimci bir savaşım yokmuş gibi, sosyal reformist hareketlerin değerlendirmeleri oluşan duruma aykırı olarak, ılımlı, sisli ve çok titrek. Dünyadaki siyasi, toplumsal ortamı, devrimci nitelikleriyle ortaya koyamayan bir politik görüş kitlelerin üzerinde etkili olmaz. Dünyadaki ortam en ileri çizgileriyle verilmezse, bunun dışında ne söylenirse söylensin kavrayıcı olduğu söylenemez. Ancak kavrayıcı ve dönüştürücü politika ve politik hareket etkileyici olabilir. Yalnızca gerçek bir bakış açısı, gerçek politik çizgi kitlelerin mücadelesine bir itiş verir. Çünkü ancak, devrimci olan güncel sınıf savaşımının gereksinimine yanıt verebilir.

Dünyada gelişen olayların etkisiyle, küçük burjuva sosyalist hareketler sınıfsız ve sömürüsüz bir toplumdan daha sık söz etmeye başladılar. Fakat bu hedefi devrimsiz olarak düşündükleri için ve devrimin güncelliğini kabul etmeye yanaşmadıkları için sosyalizmden yeni bir toplumdan söz etmeleri “dilekler ve temenniler”in ötesine geçmiyor. O yumuşak görüşlerinizle “isteseniz de, istemeseniz de, ikinci Devrim Çağı başlıyor” (Birgün 28 Mayıs) diyen The Guardian yazarı, Siman Tisdall’ın çok gerisinde kalıyorsunuz. Leninist Parti Devrim Çağı'nı yazardan farklı ve daha ikna edici ve bütünlüklü olarak yıllardır söylüyor, yeni bir toplumsal devrimler çağı yıllar önce başladı ve sürüyor. Dünyayı alt üst eden olaylar yeni bir toplumsal devrimler çağı bakış açısıyla gerçek anlamıyla anlaşılabilir.

ABD’de başlayan ve birkaç gün içinde dünyaya yayılan ayaklanmanın nesnel devrimci niteliği devrimci çağla bağıntısı içinde doğru olarak değerlendirilebilir. Devrimci çağın bir özelliği, devrimin nesnel ve öznel etkenlerinin birbirini karşılıklı etkilemesidir. Irkçı katliamın hemen bir ayaklanmaya dönüşmesi yani özneyi harekete geçirmesi ABD ve tüm emperyalist-kapitalist sistemde, nesnel koşulların devrimci oluşunun bir sonucudur. Özne de, yeni eylemleriyle, isyan ve ayaklanmalarla nesnel etkenler üzerinde ilerici etkide bulunuyor ve devrimin nesnel koşullarını keskinleştiriyor. Bu gerçeklik, tek tek ülkelerle sınırlı olmayan bir toplumsal sistemin kendisini kapsıyor.

Bir kıvılcımın Amerika’da büyük bir yangın çıkarması, ABD emperyalizminin içinde bulunduğu ekonomik ve politik durumla bağlantılıdır. ABD’nin dünya hegemonyasının çökmeye başlaması yıllardır sürüyor. Biz, bunu, yaklaşık otuz yıl önce yazılı olarak gösterdik. ABD tekelci sermayesinin ve onların devletinin bu süre içindeki tüm çabaları, durumu değiştirmedi. Çünkü, önceki durumunu, ekonomik gücüyle sağlıyordu. Ama uzun süredir, Amerikan kapitalizmi büyük bir kriz içinde. Ekonomik krizden ötesi, ekonomik bir çöküş içinde. Ekonomiye egemen olan sınıf, ekonomi derin bir kriz ve çöküş içindeyken, dünyadaki eski günlerini nasıl devam ettirebilir ki? Kriz ve çöküşün ilk sonuçları, dışarıda ve içeride, milyonlarca kişinin işsiz kalması, artan yoksulluk, artan açlık ve hastalıktan ölümlerdir. Bundan yıkıcı olarak etkilenenler, siyahlar, Latinler, diğer göçmen işçiler ve beyazların en yoksul kesimleridir. Mayıs-Haziran Ayaklanmasına katılanlar da onlardır.

ABD’de, bugüne kadar bir çok ayaklanma oldu. Ayaklanmalara milyonlar katıldı. Bugün olduğu gibi, günlerce sürdü. Tüm bunlara bakıp ayaklanmaların sonuçlarını küçümseyenler var. Orada sonuç almak için, yarın birçok ayaklanmaya başvurulması gerekecek. Çünkü, ABD gibi ekonomisi oturmuş bir ülkede bir dizi ayaklanma olmadan ve birçok devrim olmadan, kesin sonuç alınamaz. Ama her ayaklanma bu yönde büyük bir güç topluyor. Her ayaklanma toplumu derinden sarsıyor, devrimcileştiriyor, dönüştürüyor. Amerika’nın ezilen ve sömürülen kitlelerini devrime hazırlıyor. Orada, toplumsal devrimi gerçekleştirmek, kolay değildir fakat bu süreç başlamıştır. Ne kadar zor ve sancılı olsa da devrim zafere ulaşacaktır.

Reformist ve oportünist hareketlerin, çağın devrimci karakterine yönelik tavrı onu görmezlikten gelmek, kabul etmemek biçiminde özetlenebilir. Söylenecek odur ki, siz kabul etseniz de etmeseniz de, yeni bir toplumsal devrimler çağı başladı ve sürüyor. Dünya devrimi, önlenemez bir güç ve hızla ilerliyor.

C.Dağlı