Devrimci durum ve devrimin güncelliği, koşullarında kritik soru şudur, hangi mücadele biçimi, hangi eylemler kitleleri devrime hazırlar ve dönüştürür? Proletaryanın devrim deneyimleri, kitleleri devrime esas olarak hazırlayan mücadelenin devrimci nitelikli mücadele olduğunu gösteriyor. Esas olarak en ileri devrimci eylemler kitleleri dönüştürür.

Reformist hareketlerin burjuvaziye ve onun devlet aygıtına dokunmayan ılımlı, etkisiz, devrimci güncel hedeften yoksun sıradan protesto eylemleri, kitleleri devrimcileştirip, dönüştüremez, onları devrime hazırlayamaz. Reformistlerin temel aldığı barışçıl, parlamenter mücadele, kapsam olarak dardır. Parlamento dışı politik mücadelenin kapsamı daha geniştir. Sınıf savaşımının gerçek alanı, parlamenter mücadele dışındadır. Burjuvaziyle işçi sınıfı ve diğer emekçiler arasındaki en tayin edici kapışma, sokaklarda yürütülüyor. En kapsamlı politik kapışma sokaklarda, alanlarda, fabrikalarda veriliyor. Kitleler tam da, devrimci kavganın yükseldiği esas alanlarda bizimle birlikte oldular. En kapsamlı politik mücadelenin dışında kalanlar, en sınırlı, en dar ve en geri kitle çizgisinde ısrar edenler, devrimci sınıf mücadelesinin gelişimine ayak uyduramazlar.

Politik ve toplumsal yaşam, çok canlı, çok hareketli, akışkan, gelişim ve dönüşüm içindedir. Yeni ve canlı bir toplum kurmak iddiasıyla hareket eden bir siyasi hareket, bu son derece canlı, dinamik, hareketli, politik ve toplumsal mücadeleyi kucaklayamaz, ona yön veremezse, kendini mücadelenin dar alanına hapseder ve kendini, kendi yarattığı rüzgara kaptırırsa, zamanla çöküntüye uğrayıp, dağılmaktan kurtulamaz.

Sınıf savaşı, dünya çapında yürütülen bir savaştır. Her ülkedeki işçi sınıfı, yalnızca, içerideki gerici burjuva güçlere karşı savaşım vermekle kalmıyor, dünya burjuvazisine, uluslar arası gericiliğe karşı da savaşıyor. Dolayısıyla sınıf savaşımının dünya sahnesinde meydana gelen her büyük değişim, içerideki sınıf savaşını şu ya da bu düzeyde etkiler. Dünyadaki ekonomik ve toplumsal ilişkiler sürekli bir alt üst oluş içindedir. Gelişmenin, ilişkilerin, olayların bu kadar hızlı gerçekleştiği güncel koşullarda, proletaryanın devrimci sınıf partisi, yeni gelişmeleri karşılayacak yetenekte olmalıdır. Yani bir devrimler çağının devrimci görevlerini yerine getirecek yetkinlik göstermelidir.

Yetmişlerde daha kapsamlı mücadelelerden çekilen ve uzun süreli devrimci mücadeleyi göze alamayanlar doksanlarda “başka biçimde” mücadele adına, tüm dünyada çoktan başarısızlığa uğramış eski reformist çizgiyi sürdürmekten başka bir şey yapmadılar.

Onlar varsın iflas etmiş yasalcı, barışçı ve kitlelerin en geri eylem çizgisinde ısrar etsinler, bu topraklarda elli yıldır kapitalistlerin sınıf egemenliğine ve politik aygıtına karşı en ileri gidebilen devrimci eylemler, esas olarak kitleleri eğitiyor, dönüştürüyor ve devrime hazırlıyor. Bütün 20. yüzyılın toplumsal devrimlerinin deneyimlerinin doğruladığı gerçek budur.

Burjuva egemenliğinin işçi sınıfı tarafından devrimci tarzda yıkılmasının somut sonucu, bir çok ülkede sosyalizme geçilmesidir. Fakat, burjuva sınıfa karşı, devrimci mücadele yöntemlerine başvurulmasının sonucu çeşitli ülkelerde sosyalizme geçilmesiyle sınırlı değildir; gerçek devrimci mücadelenin ve en ileri devrimci eylemlere başvurulmasının, yani devrimci mücadele yolunun yöntemsel değeri vardır. Bu yöntem, dünyayı devrimci tarzda değiştirme yöntemidir. Geçen yüzyılın toplumsal devrimleri devrimci mücadele yöntemine dayanarak yapıldığı için, dünyada emekçiler üzerinde devrimcileştirici bir etki yarattı. Emekçi kitleler, devrimci mücadeleye büyük bir sempati besliyor. Bu, kitlelerde yerleşen, emekçilerin kurtuluşunun ancak devrimci biçimde gerçekleşeceği şeklindeki bir bilince dayanıyor.

İşçi sınıfının toplumsal devrimi, öncelikle bir yöntemdir. Emek-sermaye çelişkisinin çözüm yöntemidir. İktidarı ele geçirme yöntemidir. Proletarya devrimi iktidar sorununu çözerek; devrimci iktidara dayanarak toplumun dönüşümünü gerçekleştirir.

Devrimci yöntem, kapitalizmden komünizme geçiş dönemi boyunca önemini korur. Geçiş dönemi, devrimci bir dönemdir. İşçi sınıfı ve diğer emekçiler tarafından koşulların devrimcileştirilmesidir, devrimci sürecin devam ettirilmesidir. Devrimci bir dönem olmadan; devrimci döneme denk gelen işçi sınıfının siyasal biçimi olmadan sosyalizmin kuruluşuna geçilemez.

Devrimin sorunlarını bugünden tartışmalı; devrimin nasıl gerçekleştirileceği ve nasıl devam ettirileceği ana çizgileriyle ortaya konmalıdır. Devrimin örgütlenmesinin pratik bir sorun haline geldiği koşul ve durumda, emekçilerin, ezilen ve sömürülenlerin görevleri bütün canlılığı ve kapsamlılığıyla ele alınmalıdır. Son otuz yıldır, gerçek devrimci hareketin temel devrimci görevlerini her gündeme getirişimizde, devrimci olan ne varsa “aşırı uç” ya da “hayali” olarak karşılandı. Fakat yaşam öğreticidir. Gerçeklere karşı çıkmak, karşı çıkanların geriliğini gösterir. Gerçekler sonunda, Haziran Halk Ayaklanması’nda (Gezi’de) kendi gerçeklerini kendisine karşı çıkanlara da kabul ettirdi. Karşı çıkılan, devrimci durum, iç savaş, devrimci ayaklanma, geçici devrim hükümeti, devrimin örgütlenmesinin pratik politik bir sorun olduğu, özetle, devrimin güncelliği, yüzeysel, ezberci ve bilinçsizce kabul edilmeye başlandı. Ancak, bir gerçeği kabul etmek ve ona uygun davranmak, onu hayata geçirmek farklı şeylerdir. Devrimin güncelliği lafta kabul ediliyor fakat pratikte yadsınıyor.

31 Mayıs (Gezi) Ayaklanması, orada yer alan siyasi güçler için, pratik ölçüttür. Herkes kitlelerin sosyal pratiğinden geçerken sınanmıştır. Her renk ve çeşitte küçük-burjuva hareket, ayaklanmayı daha ileriye götürecek bir politik anlayışa sahip olmadıklarını kanıtlamıştır. Küçük-burjuvazi ve onun toplumsal konumundan hareket eden reformist hareketler devrimi, toplumsal doğaları gereği sonuna kadar götüremez, yarı yolda bırakırlar. Devrimci işçiler ve onların devrimci sınıf partisi, devrimi kesin sonucuna dek götürecek konumdadır. Otuz yıldır attığı “Zafere Kadar Devrim” sloganı, devrimi kesintiye uğratmadan başarıya ulaştırmayı ve bunu güvenceye almayı hedefliyor. Zafere Kadar Devrim, Marksist-Leninist devrim anlayışını ifade eden slogandır. Kapsamlı politik mücadelenin hedefini büyük bir kesinlik ve keskinlikle ortaya koyar.

En köklü ve en kapsamlı politik dönüşüm, toplumsal devrim olmadan gerçekleşemez. Toplumsal devrim, işçi sınıfı iktidarı ele geçirene kadar, bir program ifadesidir. Toplumsal devrim, işçi sınıfı iktidarında, düşünsel dünyadan, gerçeklik dünyasına dönüşür. Tam da, programdaki soyut devrim terimini somut duruma uygulanacağı koşullarda bulunuyoruz.

Olgunlaşan devrim koşulları devrime nasıl çevrilecek? Mücadele biçimleri sorunu, bir seçenek olarak değil, somut, tarihsel şartlarda kitlelerin yürüttüğü pratik mücadelenin pratik gereksiniminin karşılanması sorunudur. Eylem biçiminin hangisinin olacağının belirlenmesi, emekçilerin mücadelesine itiş veren, bu mücadeleyi başarmayla ilişkilidir. Ancak devrimci yöntemlere dayalı eylemler, yığınsal devrimci savaşım, kitlelerin pratik mücadele ihtiyaçlarına yanıt verebilir. En ileri devrimci eylemler, eylemlerin en yüksek biçimleri, isyan ve ayaklanma kitleleri eğitir –devrimci eğitim-, dönüştürür, devrime hazırlar ve devrimi hızlandırır. Leninist Parti, bu politikayı yıllardır, ısrarlıca sürdürüyor.

Bu, pratik devrimci bir politikadır.

C.DAĞLI