< < Devrim Zafere Güçlü Dayanaklar Üzerinden İlerliyor

 

Devrimin dayanakları çok güçlü. Devrimin dayandığı toplumsal, siyasal, ekonomik koşullar uzun yıllardır var. Devrim bu koşullar üzerinden güncelliğini ve zorunluluğunu devam ettiriyor. Bu koşullar olmadan devrim, hiç bir yerde, bu denli uzun, bu derece etkili, güçlü ve kendini dayatan bir zorunluluk olarak varlığını hissettiremezdi, sürdüremezdi.

Devrimi gerçekleştirmek isteyen, bu koşulları bilimsel bir şekilde ortaya koymalı. Çünkü devrim, öznenin devrimci iradesi ile ve öznenin iradesinin dışındaki nesnel koşullarla gerçekleşir.

Bu koşullar öznenin teorik bilincinden, görüşlerinden bağımsızdır. Ama öznenin, yani devrimi gerçekleştirecek toplumsal gücün teorik bilinci/görüşleri bu nesnel koşullarla koşulludur, buna dayanmak zorundadır.

Nesnele dayalı görüşler, bu koşulların bilimsel çözümlemesi ile olanaklıdır. Bu bilimsel çözümlemenin biricik yöntemi, Marksizmin devrimci yöntemi, diyalektik ve tarihsel materyalizmdir. Marksizmin, yöntemsel gücü/sağlamlığı; onun gerçeğe, maddi olguların ve olayların bilimsel tahlili üzerinden ulaşmayı esas alıyor oluşudur.

Toplumun devrimci dönüşümü yasalarının bu bilinçli kavranışıyla, Marksizmin devrimci yöntemiyle, görüş ortaya koyan devrimci ve komünist öncü, bu görüşleri devrimin öznelerine mal eder. Öznenin faaliyetleriyle, nesnel koşulların uygunluğu örtüşür, devrimci durum, devrim durumuna- devrime dönüşür.

Devrimci durum, Türkiye ve Kürdistan'da bir olgudur. Bu olgu, hangi zeminler üzerinde gerçek ifadesini buluyor?

 

Nesnel Dayanaklar

Leninist Parti, yıllardır, devrimin bizdeki güçlü dayanakları üzerine görüşlerini ortaya koyuyor. Bu görüşler, Leninist Partinin yakaladığı üstün kavrayış gücünü gösteriyor. Leninist Partinin ortaya koyduğu devrimci görüşlerin, bizzat yaşam tarafından doğrulanması ve yine/yeniden doğrulanması temelini bu gerçekten alıyor.

Devrim, özsel olarak, sınıflar arasındaki uzlaşmaz çatışmaya, savaşıma dayanır. Türkiye tekelci kapitalizmi, son 45 yılını, proletarya ve burjuvazi arasındaki savaşımın, en üst, en şiddetli boyutu olan iç savaşla geçirdi. İç savaş, ya da ona yakın düzeyde devam eden sınıflar arasındaki amansız kapışma, örtülü ya da açık, şu ya da bu olguyla aralıksız süregeldi.

Türkiye'de kapitalizmin alt yapısı, iktidarı ele geçiren burjuvazi eliyle, evrimci tarzda gelişti. (Kapitalizmin "Prusya tarzı" gelişimi) Kapitalizmin gelişimi, tabanda son derece acılı-sancılı, uzun yılları alan bir süreçte gerçekleşti. Sermaye birikimi, ilk yıllardan bu yana, işçi sınıfının en ağır sömürüsüyle, diğer ulus ve ulusal toplulukların kölece ezilişi pahasına oldu. Bu nedenle, işçi sınıfı ve emekçiler ile burjuvazi arasındaki savaşımın tarihi eski ve derinlere dayanır, köklüdür.

Kapitalizmin tekelci aşamaya geçişi; alt yapı ve üst yapıda en koyu gericiliği beraberinde getirdi. Ekonomik ve politik kriz, Türkiye tekelci kapitalizminin yapısal karakteri haline geldi. Tekelcilik, kapitalizmin sıçramalı çöküşünün koşullarını keskinleştirdi. Karşıtının; sosyalizmin, toplumsal mülkiyet düzeninin koşullarını olgunlaştırdı. Tekelcilik, mülk edinmenin özel biçimiyle, emeğin toplumsallaşması arasındaki çelişkiyi son haddine, üretici güçlerle, üretim ilişkilerinin uyumunu, mutlak uyumsuzluğa vardırdı.

Genelde uluslararası kapitalizmin, özelde ise Türkiye tekelci kapitalizminin sürekli ve derinleşen ekonomik bunalımları, burjuvazinin egemenliğini kırılgan hale getirip, güçsüzleştiriyor; zaten sömürünün en ağır şartlarında yıllarca bu savaşımı sürdüren, "zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan" proletaryayı nicel ve nitel yönden güçlendiriyor, birleştiriyor ve netleştiriyor.

Ekonomik alt yapı, yapısal bunalımlarda darbelenirken; üst yapı kurumları, son tahlilde koşullandığı ekonomik yapının yapısal bunalımlarının, uzun yıllara yayılan sınıf savaşımının sert ve yıkıcı seyrinin karşısında tutunamıyor, direncini yitiriyor, dağılıyor.

Devrim "son etaba" bu koşullarda giriyor. Onu finale ulaştıracak olan öznel güçlerdir.

 

Öznel Dayanaklar

Devrimin özneleri ancak savaşımın engin deneyimleriyle, devrimi gerçekleştirebilecek nitel ve nicel birikim kazanabilir. Savaşımın tek tek deneyleri, kitlelerin bilincinde, hareketi en ileriye, sonuna dek götürme düşüncesini geliştirir, olgunlaştırır.

Türkiye ve Kürdistan proletaryası, bugüne dek savaşımın en sert dönemeçlerinden geçti. Bu sert savaşım, proleterlerde, devrimci bir nitelik oluşturdu. Sınıf bilinci, proletaryanın toplumsal faaliyetlerinde öne çıkıyor. Sınıf savaşının, burjuva düzeni yerle bir edene kadar sürdürülmesi gerektiği düşüncesi, proleter kitlelerde vardı, olay ve olgular bu düşünsel eğilimi derinleştiriyor.

Proletaryanın devrimci öncüsü, sınıf savaşının zorlu koşullarından doğar, gelişir, olgunlaşır. Proletaryanın en ileri, en devrimci kesimi, savaşımda işçi sınıfının kurmay gücü olarak öne çıkar. Kurmay güç, proletaryayı ve devrimin diğer güçlerini (kadınları, gençliği, ezilen ulus ve ulusal toplulukları) proletaryanın devrimci önderliği altında toplar, birleştirir, dağınıklığı ortadan kaldırır.

Proletaryanın devrimci sınıf partisi, bizde, en sert savaşımlardan geçerek gelişti, olgunlaştı. Elli yıldır, sınıf savaşının bütün cephelerinde en amansız çarpışmalarla çelikleşti. Savaşımın her alanında en ileri, en devrimci olanı temsil etti. Teorik ve pratik derinliği, gücü; artık çok daha geniş kesimler tarafından kabul görüyor.

Devrimin zaferi için, kitlelerin, taktik ve stratejisi yaşam tarafından doğrulanan, devrimin öncüsünce yönlendirilmesi gerekiyor.

Leninist parti, elli yıllık devrimci savaşımın deneyleriyle, dünya komünist hareketi tarihinin dersleriyle donanmıştır. Proleter önderliğin, tarihsel toplumsal önemi salt teorik derinlik değildir. Devrimci teoriyle, pratiği bütünleştirebilme yeteneğidir. Kitlelerin pratik olarak yönlendirilmesi, devrimci taktik ve strateji sorununu gündeme getirir. Bu alanda Leninist Parti kitlelerde büyük ölçüde güven yarattı. Her geçen gün bu güven, kitlelerde, çok daha geniş kesimlerde daha fazla yer ediyor. Bu devrimci öncünün teorik ve pratik otoritesi için, hayatidir. Leninist Parti, bunu büyük ölçüde başardı.

Ama halen kitleleri doğrudan etki altına alma, onları küçük-burjuva sosyalizmin uzlaşmacı etkisinden kurtarma noktasında çok çalışılması gerektiği açık. Bunun olanaklarının, kitlelerdeki devrimci bilinç sıçramalarıyla artık daha fazla olduğu da açık. Kitlelerin düşünsel ve pratik eğilimi, Leninist Partinin görüşlerinin etki alanına doğrudur. Bilinçli ya da koşulların gelişiminin sonucu olarak, eğilim bu yönde. Leninistlerin, çok daha geniş kitleleri etki altına alma, kitleler için çekim merkezi olma, onları yönlendirebilme yeteneğini gösterebilmeleri gerekiyor.

 

Sonuç Olarak

Devrimimiz, sarsılmaz zeminler üzerinden ilerliyor. Devrim, bu öznel ve nesnel dayanakların varlığından, örtüşmesinden daha öte bir şey değil.

Ancak bu büyük tarihsel toplumsal dönüşüm kendiliğinden gerçekleşmez. Bu koşullar, kitlelerin, büyük kahramanlığı ve cesur eylemiyle yerini daha ileri, daha insancıl sınıfsız ve sömürüsüz koşullara bırakabilir. Kitleler eylemlerinin dönüştürücü gücünü ortaya koymak için, devrimci öncünün yönlendirici yeteneğine ihtiyaç duyar.

Boğayı boynuzlarından yakaladık, şimdi onu devirme zamanı!

Argeş Soran