Kentin üzerine dehşetin gölgesi düştüğü andan beri, senin sesinle seslenildi enkaz altında kalanlara. Senin ellerinle çıkarıldı çocuklar enkazdan.

Sen masal şehrin masal çocuğu!..

Sen bize yaranın adını söyledin, biz herkese tekrar ettik; ARMUTLU!.. Gezi yüzlü yüzünle seni bize getiren ARMUTLU!..

Şimdi giderek zifirileşen bir boşluğa teslim etmişti kendini...

ORDAYDIN!..

Günlerin adı yoktu artık birbiri ardına sıralanan tek bir gündü yaşanan bildiğimiz en uzun takvim olmuştu Şubat! Gecikmiş bir merhabanın mahcubiyeti ile daha önce olamadığımız her yerdeydik. Hasat durmuyordu, zamanı katlaya katlaya akıyordu ve kim soruyorsa bizi, ARMUTLU'dan geliyoruz dedik. Gezi yüzlü yüzünle söyledik herkes biraz sen oluyordu, herkes biraz ARMUTLU!

Sonrası mı? sonrası çok bu hikayenin...

ORADAYDIN!..

Bir öfke saklı kalmıştı içinde acı da olan mühürlü ağızlarını açıp evlerinde reyhanlarla yürüdüler. Onlara "Reyhanlarla Yürüyen Kadınlar" denildi... Ses sese çarpa çarpa yürüdüler, sözleri kalplerine çok yakın idi... Köklere su yürür gibi yürüdüler... Alkışlıyordun.

ORDAYDIN!..

Ve onlar geldiler.... Onlar!.. Her şeyi bir zamanın içinde boğmak isteyen Barbarlar!.. Hep öldürmek için yüzlere bakan Barbarlar!.. Bu sefer şehri moloz yığınlarıyla öldürmek için geldiler... En iyilerimiz en önde, senin sesinde savundu şehri... "Ma Rıhna Nıhna Hon!" dediklerinde yumruğun havadaydı...

ORDAYDIN!

Deniz zamanları gelip çatmıştı. Aylardan Mayıs... Öncemizdi Deniz, sonrası onlara dert... Ki bilirsin deniz dibinden gelen sesleri duyanı ve anlayanı unutmamıştır. Onlar unutmamamızı isterken biz seninle denizlere şarkılar söylüyorduk en gür sesimizle...

ORDAYDIN!..

Direnç günleri büyüyordu öfke ayaklanırken Dikmece'de uzun yürüyüşlere çıktık seninle. Uzun sabahlara kaldık. Dünyanın bütün zeytin ağaçları için bütün kuşları için.

ORDAYDIN!..

Çocuklar da var. Sabah şarkısı ah sabah şarkısı çocuklar... Çocuklar sesleri geldi sokaklardan şehrin ışıklarını yakar gibi girdiler... Onur Kopran Kütüphanesi'ne... Sevinçleri kitaplara bulaştı... Gülümsüyordun.

ORDAYDIN!..

En iyi bildiğin şeylerin var senin Evvel Temmuz gibi... Antakya'dan bir şey kalmışsa bize Temmuz'dur diyorsun, Evvel Temmuz!.. Türkümüzden bir ses! Hikayelerimizden bir ses! Tam da senin söylediğin yerde kuruldu çadırlar. Tam da orada söylendi türküler! Her aklımızdan geçeni ONUR ve DEVRİM saydık.

ORDAYDIN!..

Hayat bazen şiirle de savunulur, ki sen bunu da iyi biliyorsun. Şiir okuduğunda sen, hayat yeniden üretiyordu kendini. "Başımı Omzuna Yasla Göğsümde Taşıyayım Seni" Hiç uzağa gitmedi sesin şiirler okuyoruz... Şiirlerde Antakya ve sen!.

Şarkılarda Reyhan! Antakya'yı anlatıyoruz ya, Antakya seni buluyor...

ORDAYDIN!..

Ve Lenin günleriydi... Lenin’le Yeni İnsanın türküsü söylendi... Lenin kere devrimden gün aldı çocuklar... Devrimden gün alan çocuklar kadar ONURUMUZ var!..Göz göze geldik, elin elimizdeydi... Son söz sendeydi; "DAİMA!" diyerek bitirdin cümleni.

ORDAYDIN!..

Sinan Özgür