< < “Burada En Temel İtiraz Yöntemi, Dilekçe Yazmak”

Geçtiğimiz ay Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nden Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’ne sürgün sevk edilen Zuhal Sürücü’nün yoldaşlarına yazdığı mektubudur:

Sevgili yoldaşım, canım ne uzun oldu bu ayrılık değil mi? Kartını alınca, yazını görünce nasıl burnumda tüttünüz anlatamam. Bakırköy'de görüş kısaydı, ama yine de görmek güzeldi sizi. Şimdi burada her şey değişik. İki satır da olsa yazmış olmanız çok memnun etti.

Ben şimdiye kadar bu ayrılık faslından normal moda dönerdim ama, Serpilimizin S Tipine sürgün haberinden beri canım sıkkın. Biliyorsun, oralar olabilecek en sıkıntılı yerler, şimdi orada tek başına. Zor bir süreç olacak. Neyse, onu orada yalnız bırakmayacağız zaten. Onun sevkini sağlamak için herkesin elinden geleni yapacağına eminim.

Canım, buradan bahsedeyim sana. Burada şu an 9 kişi kalıyoruz hevallerle kalıyorum. Yapısı Bakırköy'ü andırıyor. Ama eksileri var, artıları var. Zaten tahmin edeceğinn gibi, hevallerle eşit bir ilişkimiz var, iyi anlaşıyoruz, Bakırköy'e benzer bir düzen.

Geldiğim hafta bolca suç duyurusu yaptım. Sevk koşulları berbattı. Beni iki gün tuttukları yer oldukça pisti. Düşün ki; bir el sabunu, bir tabak, kaşık, çatal, su, sigara (çakmağı da vermiyorlar) dışında hiçbir şey vermeden (saatim ve tüm eşyalarım dahil) iki gün tutuldum gözlemde. Saatin bile verilmemesi ilginç değil mi? Neyse yemek yiyorsun, ama tabağı yıkayacaksın ne deterjan var, ne sünger, ne temizlik yapacak malzeme... Biraz uğraşarak çöp poşeti ve bulaşık deterjanı alabildim. Yoksa tabağı yalayarak mı temizlememi bekliyorsunuz diyecektim :). İlk gelenlerin “hoş geldiniz”i böyle herhalde... Bir an önce oradan çıkmak koğuşa geçmek için ne deniliyorsa yapılması bekleniyor, tesadüf olamaz :). Tabii bunlar için hep suç duyuruları yaptım.

Sonra burada klasik, ayakkabı sorunu yaşadım. Klasik olmayan, ayakkabı bağcığı sorunu idi. Burada bir adli tutsak, ringde ayakkabı bağı ile kendini boğmaya kalkmış. Ondan beri asker, sevklerde ayakkabı bağı alınır olmuş. Burada da bu, genel bir uygulamaya dönüştürülmüş. İçeride verdikleri çamaşır filelerinin ipi bile daha uzun iken, mevzuatlar uyarınca koğuşlara çamaşır ipi de dahil pek çok şey verilirken, bu tutumun infazının temel ilkelerine aykırı, zalimane bir uygulama olduğuna ilişkin suç duyurusu yaptım. Yani birileri yatak yaksa, yatak mı vermeyecekler ya da kıyafetini kullansa çıplak mı dolaştıracaklar...

Asıl sorunun, günlük yaşam ihtiyaçlarının karşılanmasını bile bu denli zorlaştıran fiili uygulamalar olduğunu belirttim. Burada intihar oranları, diğer cezaevlerine göre daha çokmuş anladığım. Ama çoğu intihar da öyle iple falan değil, balkon denilen koğuş tipinde ikinci kat boşluğundan kendini atarak oluyormuş duyduğum...

Tabii bir de bana Bakırköy'den gelirken giydiğim sıfır kollu, kapalı yaka tişörtüm için “yasak” dediler. Kısa sayılan etekler ve askılı elbiseler, kısa taytlar alınmıyor ziyaretçilerden. Hukuki bir yasak yok, uygulama bu yönde. Dışarıda da öğretmenlere önlük giydirilmek istenmesi vs gibi... Laikler ve feministler içerinin bu yönlerinden ne kadar haberdar acaba dedi. Hepsi aynı mantığın ürünü çünkü.

Hevallerin kendi kıstasları da bu ölçülere uygun olduğundan, pek sıkıntı olmamış kıyafet konusunda. Adliler desen zaten emir kulu :) durumunda... Şimdi her yerde bu tarz fiili uygulamalar var. Serpil’de de kısa diye almadıkları şeyler olmuş. Ama orada zaten koğuş içini, banyo-tuvaleti gören kamera, çift kelepçe başlı başına sorun...

Hevallerle temel konularda aynı yaklaşımımız. Genelde çıplak arama onur kırıcı bulunuyor, yaşam alanlarında kamera istenmiyor, kimlik kabul edilmiyor, geri kalanlar pek önemsenmiyor, ortalama bir çözüm bulunuyor ayakkabı mevzusunda olduğu gibi.

Buraya geldikten sonra en temel itiraz yönteminin “dilekçe yazmak” olduğunu gördüm. Hatta aklıma, “dilekçe yazalım heval” diye bir öykü geldi :). Şimdi kısa bir şeyler yazdım ama, sonra yollarım onları.

Aklım şu S Tipi mevzularında. Biliyorsunuz yakında Tekirdağ'da açılacak ve zaten oldukça zor koşulda olan ağırlaştırılmış müebbetlerin daha ağır koşullara geçişi için fiiliyat oluşacak.

Canım ilk elden aklıma aklımda olanlar bunlardı. Burada Pazartesi-Çarşamba mektup günü ve yalnız Cuma dağıtılıyor. Ama en azından mektup hızı fena değil. Tüm sevdiklerime sevgiler. Sanırım siz de benim gibi Serpil ile yazışıyorsunuzdur. Buradaki hevallerin de selamını yazayım. Kendinize çok iyi bakın. Bana hızlıca bir şeyler diyecek olursanız, Cumartesi ikiye kadar annemi arıyorum.

Sevgiyle kalın. Daima!

Zuhal


Zindan duvarlarını aşmak ve Zuhal Sürücü’ye ulaşmak için yazacağınız mektuplar için adresi:

ZUHAL SÜRÜCÜ

Şakran Kadın Kapalı Cezaevi A-3

Aliağa / İZMİR