Yazdır

 

Nuriye Gülmen, Semih Özakça, Acun Karadağ ve Veli Saçılık’ın yargılandığı davanın 4. duruşması, 17 Kasım günü Ankara Adliyesi’nde görüldü.

Semih Özakça’nın tekerlekli sandalye ile geldiği duruşmada, açlık grevinin 179. gününde olan Esra Özakça da kolu sargıda geldi. Nuriye Gülmen de hastaneden SEGBİS ile duruşmaya bağlandı. Ve tutuklandığından bu yana ilk kez ekrandan da olsa görülebildi. Semih gibi Nuriye de salonda alkışlarla karşılandı.

Duruşmayı Gökhan Özbek ve İpek Moral’ın paylaşımlarından an an takip edebiliyoruz.

Nuriye, “Yüksel direnişine, kendisini yalnız bırakmayan herkesi en içten duygularımla selamlıyorum” diyerek selamladı herkesi, isimleri saydı, gazeteciler ve sosyal medya kullanıcılarına, kendilerine destek eylemlerinde gözaltına alınan, tutuklanan, ceza alanlara da teşekkür etti; açlıklarına ortak olanları selamladı.

“Numune Hastanesi’nde çok sağlıksız koşullar altında kalıyorum. Odada sürekli bir ışık yanıyor. Açlık grevindeki bir insan olmasam bile bu ışık altında uyuyamam” diyerek konuşmaya başladı Nuriye. Çok kapsamlı bir savunma hazırladığını, ancak mahkemeye getirilmeden savunma yapmayacağını söyleyen Nuriye, “kendimi anlatmak istiyorum” dedi.

“Bugün 254. gün. Yemek yemek içgüdüsel bir davranıştır. Kimse kimseye talimatla istediğine 1 gün dahi aç kalın diyemez! 254 gündür aç kaldım. Ben Eskişehir OGÜ’de araştırma görevlisiyim. Öğretim üyelerinin angarya işlerini kabul etmedim! Mesai saatleri dışında katıldığım eylemlerden dolayı soruşturma geçirdim. Ali İsmail Korkmaz’ın duruşmalarına katıldığım için soruşturma geçirdim. Sendikamın çağrılarına katıldığım için soruşturma geçirdim. 38 gün boyunca Ali İsmail uyanacak diye bekleyen Emel Annenin yaşlarına gözlerine şahidim. Ben her fırsatta o uyanacak diye oraya gittim. Bitirdiğim tezimi ‘bitirmedim’ diye haksız şekilde açığa alındım. Oysa ben onca emekle bitirdim. Ben hakkımı arayan bir insanım. Haksızlığa uğrayanların yanında olan bir insanım. Soruşturma geçirdiğim halde acısı olanı paylaşan insanım. Ben 9 Kasım’da o eyleme başladım. Kendi savunma yeteneğim ve direncim boyun eğmez! AKP iktidarı beni işimden atamaz! Ben ondan hesap soruyorum. Sadece işimi geri istiyorum. Hesap soruyorum” dedi.

Nuriye yorulduğu için verilen 10 dakika aranın ardından başlayan 2. oturumda Nuriye konuşmasına devam etti.

“İşimizi geri istiyoruz olacağız dedik olduk! Yüksel direnişi devam etti. Gözaltına götürüyorlardı Kabahatler Kanunu ya da canları ne isterlerse öyle davranıyorlardı. OHAL vardı, kimse bir şeye yapmaya cesaret edemiyordu! Biz vardık, halk bunun farkında. Açlık grevimiz ve direnişimiz AKP’nin KHK’larının meşruluğunu ortadan kaldırdı! Haksız yere insanlar, hiç bir gerekçe gösterilmeden işlerinden atılıyor. Bu bu kadar kolay değil! Biz bunun bu kadar kolay olmadığını anlattık. Bu KHK sonrası YÖK’le görüşmek istedik, karşımızda muhatap bulamadık! Topladığımız imzaları teslim etmek istedik. İmzalar topladık, basın açıklamaları yaptık! Muhatap bulamadık, Acun Karadağ ne güzel ifade etmiş ‘Taş duydu, beton duydu, bir siz duymadınız’. Sonrasında açlık grevi kararı aldık. Semih ile açlık grevi kararı sonrası gözaltına alındık. 5 gün TEM’de tutulduk. Adli kontrolle serbest kaldık. Tekrar Yüksel’e gittik. Açlık grevinin 75. günü gözaltına alındık, dosyalar üzerine oynamalar yapılarak, birleştirilerek tutuklandık.”

Ve mahkeme heyeti duruşmaya saat 14.00’e kadar ara verdi.

 

Duruşmanın 3. oturumu, ekrana Nuriye’nin görüntüsünün yansımasıyla birlikte alkışlar eşliğinde başladı.

Nuriye Gülmen, “Türkiye’de 6 yıl önce Şeker Ana adında bir nine açlık grevine başlamıştır. Kadın ailede saygı gören birisi ama gelini saygı göstermiyor. Bu sebeple açlık grevine başlıyor. Hastaneye kaldırılıyor. Şeker Ana açlık grevinden dolayı ölüyor. Saldırılar halka karşı ne kadar yoğun olursa, siz de o kadar açlık grevi göreceksiniz. Bizim açlık grevi Dünya çapında görüldü. Faşizmin arttığı oranda halk açlık grevi yapmaya devam edecektir. Suskunluk ve korku dönemi olmuştur. Tabi ancak bir yerden sonra canlarına tak diyecek ve iktidarın korkusu budur” diyerek konuşma yapmaya devam ederken, avukatı Ömer Faruk Eminağaoğlu, “Müvekkilim savunma yapmıyor! Beyanlarda bulunuyor. Tutanağa savunma olarak geçmesin” uyarısı yaptı mahkeme heyetine.

Nuriye’nin mahkemeye gelmedikçe savunma yapmayacağını vurguluyor.

Nuriye devam ediyor, “Gülsüm Elvan’ın kolunun kırılması, Antalya’da adımızın geçtiği pankart açan öğrencilerin tutuklanması, halkın sahiplenmesinin önüne geçmeyi amaçlamaktadır. İçişleri Bakanlığı’nın özel bir saldırısı oldu. Adımıza kitapçık çıkardı. Vasat bir ingilizce ile sonra akşam 9’da eve gidip yiyorlar dedi. Twitter paylaşımlarımızı sordular, soracak soruları bile yoktu! Neden tutuklandığını bilmiyorum. Sorulan sorulara hayır diyorum. Sorulacak soruları kalmadı. Dosyaları birleştirip aniden tutuklandık. Sincan Hapishanesi’nde kaldım. Orası bir tecrit hapishanesi, çok ağır koşullar altında kaldım. Açlık grevime uygun olmayan tecrit ortamında bulundum. Sonra Numune hastanesi yoğun bakım ünitesine getirildim. Ancak ben hapishaneye dönmek istiyorum diye dilekçe verdim. Çünkü hapishanede devrimci dayanışma vardı. Numune Hastanesi’nde hayati tehlikesi vardır, refakatçisiz kalamaz raporuna rağmen 18 gün refakatçisiz kaldım. Kendi ihtiyaçlarımı karşılayacak durumda olmama rağmen. Sincan cezaevinde tecritte bile olsam tekerlekli sandalye ile hava alma şansım vardı, Güneş’i görme şansım vardı. Ağırlaştırılmış müebbet almış mahkumların ağır tecrit koşulları vardır ama onlar bile havalandırmaya çıkabiliyorlar! Ya ben? Hastaneye getirilmeye itiraz etmemin en önemli nedeni, beni hasta olarak görmeleri! Ben tedavi olmak istemiyorum. Ben direnişçiyim ben ne için hastanede kalıyorum?

Bir gece hapishane müdürü geldi beni hastaneye götüreceğiz dediler! Zorla çarşaflardan tutarak, hastanede 3. derece yoğun bakım ünitesine koydular! Zorla müdahaleye zemin hazırladılar. 24 saat perdemi aralayıp rapor verdiler birilerine! Bir gün jandarma gelip sen yürüyebiliyorsun seni yatağa bağlayalım dedi kabul etmedim. Çok gergin bir ortam sürekli baskı altındayım! İçeride tuvaletimi yapmak, insanlar izlerken onur kırıcıydı.

Yoğun bakımda kalmak istemedim. Bana sürekli tetkikleri yaptır, seni mahkum hasta koğuşuna alalım dediler! Ben bunu kendi istediğimle yapıyorum sizleri hekim olarak görmüyorum dedim! Burada 24 saat ışık yanıyor, Güneş yok, havalandırma Yok! Uyumam dinlenmem lazım ama ışık altında onlarca gün uyumaya çalışıyorum. Ailemle görüşlere sedye ile çıkıyorum. Burası çok ıssız ve zamane koşullar. Sağlıklı bir avukat görüşü yapamadım. Faşizm eninde sonunda yenilir! Hitler’le savaşan milyonlar vardı. Ona karşı milyonlar savaştı. Halka zulmeden tüm iktidarlar yıkılır.”

Hakim, “ekleyeceğiniz bir şey var mı” diye soru sorunca Avukat Ağaoğlu SEGBİS ile ifade alınamayacağına itiraz etti, “Bu bir savunma değildir! Müvekkilim savunma yapmamaktadır! Vermiş olduğu beyanlar savunma dışındadır! Müvekkilim savunmasını mahkeme huzurunda verecektir! SEGBİS 4. maddede 5 yıl üzerinde olan duruşmalarda SEGBİS ile ifade alınamaz!” dedi. Ve mahkeme heyeti ile avukatlar arasında bunun savunma olup olmadığı tartışıldı.

Mahkeme heyeti Nuriye’ye soru sormaya çalışırken, Av.Ağaoğlu “Savunması alınmayan birisine soru soramazsınız. Benim Nuriye’nin yanında olmama izin verilmiyor. Savunma alınmıştır ya da alınmamıştır diye bir ara karara varınız” dedi.

Duruşmaya 10 dakika ara verildi. Ardından Eskişehir’den Fatih Solak isimli birisi duruşmaya Nuriye aleyhinde ifade vermek için SEGBİS aracılığıyla bağlandı, “Semih ve Nuriye’yi tanıyorum, daha önce Berk’in Elvan’ın öldüğü gün İstanbul savcılığına ifade verdim. 2013’de Eskişehir’de Nuriye ile tanıştım” dedi. Mahkeme heyeti tanık Solak’ın daha önce verdiği yazılı ifadeyi okudu.

Savcılık “Deliller toplanmıştır” diyerek esas hakkında mütalaasını okudu. “Acun Karadağ hakkında dava açıldı. Eylem ve protestoların DHKP-C talimatıyla gerçekleştiği belirtirse de OHAL ile KHK’ları eleştirel yazılar yazdığından, örgüt üyesi olduğuna dair delil olmadığından ayrı ayrı beraatına karar verilmesi; Semih Özakça’nın örgüt talimatı ile eylem yaptığı anlaşıldığından TCK 220/7 maddesi gereği cezalandırmasına, diğer suçlardan beraatını talep ediyoruz; Nuriye Gülmen’in eylemlerini örgüt talimatıyla gerçekleştirdiğini, çakmak gazı ve torpille patlayıcı hazırladığından, örgüt üyeliğinden 1 kez TCK 314/2 maddesi gereği cezalandırmasına, tutukluluğunun devamına karar verilmesine” karar verilmesini talep etti

Semih’in örgüte üye olmadan yardımdan cezalandırılması talep edilirken, Semih “Avukatlarımın bulunduğu beyanlarını kabul ediyorum. Birazdan avukatlarım beyanda bulunacak” dedi.

Acun Karadağ: “ sadece ben değil 3’müzün beraatını talep ediyorum. Ben açlık grevi yapmadığım için tutuklanmadım. İktidarın savcı üzerinde baskısı var! Nuriye Gülmen dünyada saygı duyduğum en büyük kadınsın! Mutlaka biz kazanacağız! Dik durmaya devam et Nuriye! Yüksel direnişini yargılanamaz!

Nuriye Gülmen, “Savunma yapmadım! Şahsıma yönelik saldırılara cevap vermek için savunmayı mahkemeye vermek istiyorum! Mahkemeye gelmek istiyorum! Söyleyeceğim şeyler var! İlk duruşmadan bu yana savcı tanıkları güvenilir bulmuş, bizi dinlemek istemiyor. Ben avukatlarımla sağlıklı görüş yapamadım. Beni tahliye edin söyleyecek çok şeyim var. Öfkeleniyorum, sinirleniyorum! Savunma yapmak istiyorum. Mahkeme huzurunuzda” diyor.

Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz