Günler ağır, günler ölüm haberleriyle geliyor. Faşist Türk devletinin Afrin’i işgal ve ilhak için Kürt halkına karşı başlattığı savaşta, faşist devlete karşı Kürt halkıyla omuz omuza savaşan Taylan Demircioğlu yoldaş (Kenan Aktaş) bir grup siper yoldaşıyla birlikte toprağa düştü.

Partimizin evladı, militanı, kadrosu Taylan yoldaş, erken gençlik yıllarından beri Partimiz saflarında devrim ve komünizm mücadelesini büyük bir disiplin, cesaret ve kendini adamışlıkla sürdürüyordu. O, baştan başa cesaret, disiplin, kendini devrim ve komünizme adamışlık örneği idi.

O, devrim ve komünizmin yorulmak bilmez bir savaşçısıydı. Gençliğin parti saflarında örgütlenerek devrim ve komünizm davasına kazanılması için gece-gündüz demeden, profesyonelce ve yıllarca mücadele etti. Nerede görev verildiyse oraya koştu, nerede ihtiyaç duyulduysa orada hazır oldu.

Taylan yoldaş, tıpkı kendisinden bir kaç hafta önce aynı topraklarda ve aynı amaçlar için evrenin sonsuzluğuna karışan Sinan Ateş (Emre Bora) yoldaşı gibi, dünya proletaryasının, ezilen halkların kurtuluşu, sınırların ve sınıfların olmadığı bir dünya için savaşan kahramanlar kuşağına ait bir “yeni insan”dır. Ne için yaşadığını, ne için savaştığını; bu yolun sonunda kendisini neyin beklediğini biliyordu. Denizler, Yusuflar, Seyitler gibi ölümün üzerine üzerine yürüyen bir kahraman olarak toprağa düştü.

Kaybımız büyük, acımız sonsuz. Fakat ne yas tutuyoruz, ne ağıt yakıyoruz. Denizlerden Taylanlara kadar toprağa düşenlerimizin kanıyla çelikleşiyoruz. Proletaryanın savaş partisi işte bu kan denizinin ufkunda yükseliyor!

Tekelci egemenlik sarsılıyor, faşist devlet çöküyor. Çekilen acılar, yeni toplumun doğum sancılarıdır. Biliyoruz ki, emekçi sınıflara, ezilen halklara, iki ülkenin proletaryasına büyük acılar çektirmeden bu sömürü ve zulüm düzeni kendiliğinden çekip gitmeyecek. Ayakta ve hayatta kalma şansını, insanlığa büyük acılar çektirme pahasına, son zerresine kadar kullanmadan tarihin çöplüğündeki yerine gitmeyi kabullanmeyecek. Biliyoruz ki, “varılacak yere kan içinde varılacaktır.”

Taylan yoldaş, Afrin’e, emperyalizme, faşizme ve kapitalizme karşı, Kürt halkıyla omuz omuza savaşmaya giderken bu bilinçle gitti. Tıpkı Sinan Ateş yoldaşı gibi. Şöyle yazmıştı Sinan yoldaşının ardından:

“‘Şairlerin yaşam öyküsü yoktur, onların yaşam öyküsü yapıtlarıdır’ diyor Octavia Paz. Peki ya devrimcilerin yaşam öyküsü? Dünyanın hemen her yerinde, adını sanını bilmediğimiz, daha iyi bir dünya, daha iyi bir gelecek için çarpışan savaşçıların yaşam öyküsü? Hayallerinin amansız takipçisi olan, en görünmez ama gerekli olan işlerin yorulmaz emekçilerini nasıl anlatmalı? Bir devrimciyi, savaşçıyı anlatmak istediğinizde; idealleri için mücadelesinden, çabasından başka ne söyleyebilirsiniz ki? Bu öyle bir yolculuk ki; ilk kavganız kendinizle, ilk zaferiniz kendinize karşıdır. Orada kazanamayanların bu serüvende pek adı geçmez.”

Erken gençlik yıllarından son nefesini verdiği ana kadar kaç kez kazandı bu zaferi Taylan yoldaş, kaç kez parçaladı boynuna geçirilmek istenen “ağır zinciri”. Bu yüzden, insanlığın sınıflardan ve sınırlardan kurtuluş serüveninde O’nun adı sonsuza kadar, bir kahraman olarak geçecek. Tıpkı Fransız proletaryasının aslanı Blanque gibi, Rusya proletaryasının Sverdlov’u gibi.

Ağıt yakmıyoruz, yas tutmuyoruz. Gidenlerimizin kanıyla çelikleşiyoruz. Proletaryanın savaş partisini, yeniden ve yeniden şekillendiriyor; o büyük zafere hazırlıyoruz. Burjuva düzenin burçlarına devrimin zafer bayrağını diktiğimizde, Deniz’lerden Taylan’lara kadar bütün toprağa düşenlerimiz göndere çekilmiş bir bayrak gibi üzerimizde dalgalanıyor olacaklar.

Devrim Savaşçıları Ölümsüzdür!

Taylan Demircioğlu Yoldaş Ölümsüzdür!

 

TKEP/Leninist Merkez Komitesi

12.03.2018